Uygulayıcı şirketin ‘en çevreci nükleer santral’ olarak tanımladığı, çevrecilerin ve uzmanların ise tam bir ‘yıkım‘ projesi olarak nitelendirdiği Akkuyu nükleer güç santrali şantiyesinin kapısına dayanan nükleer karşıtları dört bin sayfalık ÇED raporuna sadece 10 günlük itiraz hakkı tanınmasını protesto etti.
Dört bin sayfalık rapora 10 gün itiraz süresi
Fotoğraflar: DHA
Yaklaşık 400 kişinin katıldığı eylemde ‘Mersin Akkuyu’da nükleer santrale hayır diyoruz’ ve ‘Nükleer öldürür’ pankartları taşındı.
Eylemciler adına konuşan ÇYDD Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Olcay Yezdani, nükleer santral projesiyle ilgili ÇED raporunun Çevre Bakanlığı tarafından iki hafta önce halkın görüşüne açıldığını ancak dört bin sayfalık rapora itirazlar için sadece 10 gün süre tanındığına dikkat çekti.
Yezdani, “Akkuyu’da yapılacak bir nükleer santral, hem Akkuyu’yu hem de tüm Türkiye’yi geri dönülemez felaketlere götürecektir” dedi.
Santral ekolojik sistemi tamamen bozacak
Nükleer enerjinin hala çözülemeyen radyoaktif atıklarının ekolojik dengeyi bozduğunu vurgulayan Yezdani şöyle devam etti:
“Bütün dünyada gelişmiş ülkelerin vazgeçtiği bu teknolojiyi Akkuyu’ya getirmeyi planlayan firma, Rusya’daki Çernobil felaketinin sorumlusu olarak bilinen ve sicili skandallarla dolu bir firmadır. Akkuyu’da en son teknolojinin kullanılacağı söyleniyor, ancak Japonya’daki Fukişima felaketi, en son teknolojilerin bile nükleer santrallerde felaketleri engelleyemediğini ortaya koymuştur. Deprem kuşağında olan ülkemizde, Akkuyu ve Sinop’ta uygulanması planlanan nükleer santrallerin dünyada henüz denenmemiş ve işletmeye alınmamış olması kaza riskini daha da artıracaktır. Akkuyu Nükleer Güç Santrali, denizdeki ekolojik sistemi tamamen bozacak, Akdeniz foklarını kaçıracak ve mevcut balık neslini de büyük ölçüde tüketecektir.”
‘Vücudum radyasyona teslim oldu’
Eyleme Düzce’den katılan ve 30 yaşında olmasına rağmen ‘Çernobil’in etkileri nedeniyle çok küçük görünen Zafer Taşdemir ise şunları söyledi:
“Çernobil faciasından dolayı İran üzerinden Batı Karadeniz tarafına gelen radyasyonlu bulutların getirmiş olduğu yağmur ve yağmurla beslenen bitkilerin, içme sularının tüketilmesi sonucu vücudum radyasyona teslim oldu. Beyin kanseri teşhisi konuldu. Ailemiz beş kişi ve hepimiz kanseriz. Nükleere karşıyız ve topraklarımızda bir daha tedavisi mümkün olmayan acılar yaşanmasın istiyorum.”