Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Nedim Şener ve Ahmet Şık’ın “adil yargılanmadığı” hususunda hüküm verdi. Şener, bu kararı, bana hücum etmek için vesile bildi. Sanki ben, Oda TV davasını Ergenekon’la irtibatlı görmüşüm ya da tutuklanmalarını haklı bulmuşum gibi bir izlenim yaratmaya çalışıyor. Oysa ben Şener’i, sadece “İstihbarat Yalanları” isimli kitapta manipülasyona açık bilgiler kullandığı için eleştirdim ve iddialarının bilahare doğrulanmadığını yazdım. Kuyruk acısı buradan kaynaklanıyor. Nitekim hiçbir televizyon kanalında karşılıklı tartışmaya yanaşmadı.
… Görüldüğü gibi, hem gazetecilerin tutuksuz yargılanmasını savundum hem de Oda TV davasının Ergenekon’la irtibatını gösteren somut bulgular olmadığını defalarca belirttim. Oysa Nedim Şener, Aksiyon Dergisi’ne verdiğim bir beyanatta, kendisinin tutuklanmasını onayladığımı ileri sürüyor. Halbuki o dergideki söyleşide (20 Şubat 2012) “Bütün gazeteciler tutuksuz yargılanmalı” şeklinde bir cümlem var. Sadece, Şener ile Şık arasındaki farkı ortaya koyuyorum. Ahmet Şık’ın, Ergenekon’dan yargılanmasını baştan beri yadırgıyorum. Zira Şık, ilk günden itibaren Ergenekon’a karşı bir tavır içindeydi; hatta Ertuğrul Mavioğlu’yla birlikte bu konuda 2 ciltlik bir kitap yazmıştı. Aksiyon’daki sözlerim, Ahmet Şık’ın Ergenekon’dan yargılanmasını yadırgadığımı ifade ediyor. Konu tutuklamayla ilgili değil.