Diyarbakır’da 8 yaşındaki Narin Güran’ın öldürülmesine ilişkin tutuklu dört sanığın ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılandığı dava üçüncü gününde devam ediyor.
Narin Güran, Bağlar ilçesine bağlı kırsal Taşvantepe Mahallesi’nde 21 Ağustos’ta kaybolmuş, 19 gün sonra mahalleye iki kilometre uzaklıktaki Eğertutmaz Deresi’nde ölü bulunmuştu.
Cinayete ilişkin dava 7 Kasım’da Diyarbakır 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı.
Diyarbakır başsavcılığınca hazırlanan iddianamede Narin’in annesi Yüksel Güran, amcası Salim Güran ve abisi Enes Güran’la komşuları Nevzat Bahtiyar’ın da bulunduğu tutuklu dört şüpheli hakkında ‘iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor.
Davada tutuklu 4 sanık ile baba Arif Güran ve Nevzat Bahtiyar’ın eşiyle bazı tanıkların beyanları alınmıştı.
Özel izinle bugün devam edecek olan duruşma öncesi tutuklu sanık ve tanıklar yoğun güvenlik önemleriyle adliyeye getirildi.
Duruşmaya katılanlar adliye önü ve içerisinde iki ayrı noktada yapılan aramadan sonra duruşma salonuna alındı. ANKA‘nın haberine göre Güran ailesinin avukatlarının talebi üzerine mahkemeye getirilen 10 tanığın dinlenmesi ve Tavşantepe Mahallesi’ni gören jandarma karakoluna ait görüntülerin izlenmesi bekleniyor.
Gazeteci Emrullah Erdinç’in aktardığına göreyse soru sorulan tanıklar şunları söyledi:
Tanık Cahit: Nevzat’la Arif Güran araba meselesi yüzünden beni çağırdı. Önce Nevzat sonra Arif Güran anlattı. Nevzat’a para ödemesi gerektiğini söyledim. Ödemeyeceğini söyledi.
Hakim: Nevzat “Yakacağım ortalığı, ödemeyeceğim” dedi mi?
Tanık: Salim Güran “10 bin lira ben, 10 bin lira Arif ödesin, 50 bin lira da Nevzat ödesin” dedi.
Hakim: Nevzat kabul etti mi?
Tanık: Önce “Param yok” dedi sonra kabul etti.
Hakim: “Ben bu paranın hesabını sorarım” dedi mi?
Tanık: Ben görmedim, günahını alamam, gördüğümü anlatıyorum.
Hakim: Ben de gördüğünü anlattığın için teşekkür ederim. Siz neden aile meclisi kurup olaya el attınız?
Tanık: İkisi de bizim akrabamızdır.
Hakim: Yani sizi bu olayı çözün diye mi çağırdı?
Tanık: Evet, Arif Güran çağırdı.
Hakim: Siz aile meclisindeki toplantılara katıldınız mı?
Tanık: Yok, katılmadım.
‘Nevzat zorla kabul etti gibi’
Diğer tanık Veysel Subatan’sa şunları anlattı:
Tanık: Arif’le Nevzat arasında araba problemi vardı. Akşam Salim’in evine gittim.
Hakim: Seni kim çağırdı?
Tanık: Arif Güran çağırdı. Nevzat’ı çağırdılar, O da geldi. Nevzat’ın verdiği araba kusurlu çıkmış, 80 bin ödeme yapması gerekiyordu. “Arif’e haksızlık yapıyorsun. 80 bini ödemezsen mahkemede daha fazla olacak, aranızda anlaşın” dedim. Nevzat kabul etmedi, yanaşmadı. “Ben bu parayı ödemiyorum” dedi. Soy isimleri Kaya olan kişileri çağırdı. Nevzat “Ben arabayı satmışım gitmiş” dedi. Nevzat’a da bir haksızlık olmasın diye orta yolu bulmaya çalıştık. Salim Güran da “Madem bizim evde toplanmışsınız, bu meseleyi çözelim” dedi. Sonra Nevzat ödemesi gerekeni kabul etmişti. Nasıl etti bilmiyorum.
Hakim: Nasıl kabul etti?
Tanık: Zorla kabul etti gibi.
Hakim: Normal. Nevzat sizi tehdit etti mi?
Tanık: Hayır, biz oradan kalkınca, problem çözüldü diye düşündük.
Hakim: Tamam, herkes ödediğini söylüyor zaten de bu olay ne zaman oldu?
Tanık: Aşağı yukarı iki ay var.
Hakim: Bu olaydan sonra Güran’la Bahtiyar ailesi arasında gerilim oldu mu?
Tanık: Şahit olmadım.
Tanık Rubbettin Kaya’nın ifadeleriyse şöyle:
Tanık: “Bizim evimize gelebilir misin?” dedi. Gittim, Nevzat, Salim, Arif oradaydı. Araba konusunun nedenini sordum, Arif Güran, Nevzat Bahtiyar’ın kendisine araba getirdiğini söyledi. 80 bin liralık bir araba meselesinden bahsettiler. Orada biraz ağız dalaşı oldu. “10 bin lira Salim, 10 bin lira Arif verecek” dendi. Nevzat “Bizim aramızda dava olmaz” dedi. Doğru mu Nevzat? (Nevzat’a sordu)
Mahkeme başkanı uyardı: Tamam, bana bak, Nevzat’a bakma.
Tanık İbrahim Halil Güran’ın ifadeleriyse şöyle:
Sanık avukatı: Balkonda Narin’e ait olabilecek bir yazma görmüşsünüz. Siz ailece ne düşündünüz?
Tanık: Biz hep diyorduk, bu çocuğun tepeye çıkma durumu varsa da eve girmeden, onu birinin kaçırdığını düşündük. Hiçbir zaman bizim köy tarihinde çocuğun öleceğine dair söylenti çıkmadı.
Sanık avukatı: Yani siz yazmayla geldiğini mi düşündünüz?
Tanık: Evet.
Tanık Muhammed Yakut’sa soruları şöyle cevapladı:
Mahkeme başkanı: 17.30 gibi Enes geldi. Sen ne yapıyordun?
Muhammet Yakut: Araba yıkıyordum, Muhammet Kaya vardı. “Beni caminin yanına bırak, üvey babaannem beni görür, iş yaptırır, ben eve gideyim” dedi.
Diyarbakır Barosu avukatı: Sohbet ettiniz mi?
Tanık: Evet.
Avukat: Ne kadar sürdü?
Tanık: 15 dakika falan.
Diyarbakır Barosu avukatı: Başka sohbetiniz oldu mu? Yanınızda kim vardı?
Tanık: Muhammet ve Süleyman Kaya.
Avukat: O gün bir daha görmediniz mi?
Tanık: Hayır, görmedim.
Nahit Eren: Eve gittiğinde saat kaçtı, hatırlıyor musun?
Tanık: Hayır.
Avukat: Sizin evle cami arasında ne kadar mesafe var?
Tanık: 200 metre kadar
Avukat: Tarif eder misin, 200 metre ne kadar? (Tanık gösterdi)
Sanık avukatı yine araya girdi: Zorlama sorular soruluyor.
Nahit Eren devam etti: Öğle yemeği yedin mi?
Tanık: Evet.
Nahit Eren: Kaçta işten çıktığını hatırlıyor musun?
Tanık: Hatırlamıyorum, ama 12:30’da evdeydim.
Sanık avukatı yine araya girdi: Çapraz sorgu yapılıyor.
Mahkeme başkanı: Devam edin.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatı: Enes’in öfke problemi var mıydı o gün?
Tanık: Her zamanki gibi sakindi.
Avukat: Hava sıcaktı, kısa kol giymiştir, kolunda iz, bir şey var mıydı?
Tanık: Hayır, yoktu.
“Salim Güran’la birlikteydik” dediği saati değiştirdi
Elektrikçi Hasan tanık kürsüsünde şunları anlattı:
Hakim: O gün ne yapıyordunuz?
Tanık: Ben elektrikçiydim, Salim’le görüştüm. Bir saat beraber kaldık.
Hakim: İkindi ezanı okunmuş muydu?
Tanık: Bilmiyorum, okunmuş olabilir.
Hakim: Nerede görüştünüz?
Tanık: Tarlada.
Hakim: Neden görüştünüz?
Tanık: Elektrik işleri vardı.
Hakim: Kim vardı?
Tanık: Mehmet Atasoy ve Ramazan Atasoy vardı.
Hakim: Ne yaptınız?
Tanık: Karpuz yedik, muhtarlarla elimizi yıkadık.
Hakim: Başka yere gittiniz mi?
Tanık: Tahmini 16.00 gibi Salim’in yanından ayrıldım.
Hakim: Daha önceki ifadenizde başka bir saat vermiştiniz. (Tanık Hasan burada bir cevap veremedi)
Mahkeme başkanı: Salim’in kıyafetlerini hatırlıyor musun?
Tanık: Hayır.
Hakim: Salim’le nasıl haberleştiniz?
Tanık: Gittiğimiz zaman oradaydı.
Hakim: Doğaçlama mı gittiniz?
Tanık: Doğrudan gittim.
Nahit Eren soruyor: Az önce “Ramazan Atasoy ve Mehmet Selim Atasoy orada” dediniz.
Tanık: Doğrudur.
Nahit Eren: Siz 15 dakika karpuz yediniz, sonra işi yaptınız. 17.30 gibi birbirinizden ayrıldınız, doğru mu
Tanık: Evet.
Nahit Eren: Ramazan ve Mehmet Selim Atasoy 17.30 gibi orada mıydı?
Hasan: Hayır, değillerdi.
‘Çok hızlı konuşuyorsun, işini de böyle hızlı mı yaparsın?’
Tanık Abdulsamed Yaşildağ’sa şu ifadeyi verdi:
Mahkeme başkanı: Narin’in kaybolduğu gün Hasan beyle nasıl konuştunuz?
Tanık: Mehmet Şerif Güran bana telefon açtı, bir arızadan bahsetti. Tamir için gittim, sonra bu kadar paraya yapacağımı söyledim.
Mahkeme başkanı: Ne kadarsa anlaştınız?
Tanık: 3 bin liraya anlaştık.
Mahkeme başkanı: Çok hızlı konuşuyorsun, işini de böyle hızlı mı yaparsın?
Tanık: Evet.
Mahkeme başkanı: Maşallah. Kaç gibi Mehmet Şerif Güran’la konuştunuz?
Tanık: 16.00 gibiydi.
Mahkeme başkanı: Tarlada ne yediniz?
Tanık: Karpuz yedik.
Mahkeme başkanı: Menemen de yemişsiniz?
Tanık: Evet.
Mahkeme başkanı: Kim kim yediniz? Çocuk var mıydı?
Tanık: İki çocuk vardı.
Mahkeme başkanı: Kız, erkek?
Tanık: Vallahi bilmiyorum.
Mahkeme başkanı: Babası orada mıydı?
Tanık: Babası yoktu.
Mahkeme başkanı: Oradan kaçta ayrıldınız?
Tanık: 17.40 gibi.
Mahkeme başkanı: Karpuz yediğiniz yerde başka kim vardı?
Tanık: Çocuk vardı.
Mahkeme başkanı: Ne yapıyorlardı?
Tanık: Oyun oynuyorlardı.
Mahkeme başkanı: Salim’in olay günü kıyafetlerini hatırlıyor musun?
Tanık: Vallahi hatırlamıyorum.
Mahkeme başkanı tanık ifadelerinin bittiğini, tanıkların isterlerse duruşmayı takip edebileceklerini söyledi.
Narin Güran’ın altı yaşındaki kardeşi ifadesi
Dün Narin Güran’ın kardeşi ifade verirken diğer kardeşi ağlamıştı. Mahkeme başkanı “İki kardeşin de ifadesi alınmasın” demişti. Avukatlar itiraz etmişti. Kardeşlerin ifadesi pedagog eşliğinde alındı ve bugün salonda izletildi.
* Odada kim uyuyordu?
Narin Güran’ın 6 yaşındaki erkek kardeşi E.G.: Abim ve annem koltukta, Muhammed abim yerde yatıyordu.
* Hediye yengen nasıl geldi, ilk gelişinde?
E.G.: Onu bilmiyorum. İlk gelişini bilmiyorum.
* İkinci gelişinde neden gelmişti?
E.G.: Annem çamaşırları ona bırakmıştı, ondan.
* Peki, acele ediyor muydu?
E.G.: Normaldi.
* Narin nereye gitti?
E.G.: Camiye gitti. 15:00’te çıktı, daha gelmedi.
* Narin camiye gidince siz ne yapıyordunuz?
E.G.: Karpuz yiyorduk.
* Sonra ne yaptınız?
E.G.: Teyzemgile gittik.
* Annen evdeyken ne yapıyordu?
E.G.: Uyuyordu. Yengem geldi, çamaşırları bana verdi, gitti.
* Annen nerede uyuyordu?
E.G.: Klima odasında uyuyordu.
* Sonra yengen geldi mi?
E.G.: Evet, ikinci defa geldi.
* Peki yengen ilk geldiğinde sana kızdı mı?
E.G.: Kızmadı.
* Sinirli, mutsuz oldu mu hiç?
E.G.: Normaldi.
* Peki o yengen gelmişti, çamaşırları sana bıraktı sonra ne yaptı?
E.G.: Bıraktı, gitti.
* Peki böyle telaşlı mı gitti?
E.G.: Sakin gitti.
* Peki o gün ne oluyor, bunlar niye böyle konuşuyor diye düşündün mü?
E.G.: Sadece Narin yoktu.
* Sana bir şey dedi mi abilerin?
E.G.: Demedi.
* Peki baban sormadı mı sana? Sen de evdeydin, Narin evde miydi?
E.G.: Babam evde değildi.
* Sonra geldi ama değil mi?
E.G.: Geldi.
Arif Güran’ın bahsettiği video izletildi
Daha sonra mahkeme başkanı, Arif Güran’a seslenerek “Arif bey, ısrarla üzerinde durduğunuz videolar Diyarbakır başsavcılığı tarafından izlenmiş ve bir husus olmadığı için es geçilmişti” dedi.
Arif Güran “Dara-2 mi?” diye sordu.
Mahkeme başkanı “Evet dediğiniz bu değilse, başka kamera varsa onu da alırız” dedi.
Dara-2 isimli video salonda izlettiriliyor.
‘Görüntü aranıyor’
Mahkeme başkanı “Kamera görüntüleriyla ilgili bir değerlendirme yapacağız. Diyarbakır başsavcılığını telefonla arayıp, hangi kayıt olduğunu soracağız. Yanlış anlaşılmasın” diyerek heyetle birlikte dışarı çıktı. Heyet kısa süre salona geri döndü, mahkeme başkanı klasörler içerisinde görüntünün arandığını belirtti.
‘Orada fel fıskiyen düşmüş’ diyorum’
Nahit Eren’in talep ettiği Salim Güran-Ramazan Atasoy arasındaki Kürtçe telefon kaydı dinletildi ve çevirisi yapıldı.
Ses kaydı şöyle:
Salim Güran: O sondaki köşede bir şeyin düşmüş ha, sana ait bir şey, sondaki yamaçta. Yamacın köşesi taş.
Salim Güran burada araya girerek Ramazan Aksoy’a “Orada fel fıskiyen düşmüş” dediğini öne sürdü.
Isırık canlandırıldı
Nahit Eren, Narin Güran’ın abisi Enes Güran’ı çağırıp kolunu nasıl ısırdığını göstermesini istedi. Enes Güran da canlandırmasını yaptı.
Avukat rapordan okudu: ‘Cesedin bazı kısımlarının karada kaldığı değerlendirilmekte’
Yüksel Güran, Salim Güran, Enes Güran salondan çıkarılırken, salonda sadece Nevzat Bahtiyar kaldı.
Bu sırada avukat Nahit Eren “Su içinde olan ceset nasıl olur da karasal lavralar taşır?” diye sordu ve şöyle dedi: “Üzülerek söylüyorum, vücut üzerindeki lavralar, canlılar İstanbul Adli Tıp’a gitti. Rapordan okuyorum, ‘Bu haliyle cesedin bazı kısımlarının karada kaldığı değerlendirilmektedir’…”
Nahit Eren, Nevzat Bahtiyar’a sordu: Bu raporu anladın mı?
Nevzat Bahtiyar: Anlamadım.
Nahit Eren: Bu rapor “Narin’in naaşından bulunduktan 19 gün önce öldürülmüş” diyor. Bunu nereden elde ediyorlar? Böceklerden, kavralardan. Narin’in bedeninde bunlardan çok vardı ve buradan tarih çıkarıyorlar. Rapor şimdi “Bu naaş tamamen suyun içerisinde, bu böcekler yaşamaz” diyor. O yüzden sana bir kez daha soruyorum sen Narin’i daha önce başka yere gömdün mü?
Nevzat Bahtiyar: Kesinlikle hayır.
Mahkeme başkanı: Çuvalın tamamı su altına girdi mi, taş ıslandı mı?
Nevzat Bahtiyar: Taş hepsi ıslanmadı, ben de çok hatırlamıyorum.
Nahit Eren: Sen arama faaliyetlerinden dolayı DSİ suyunun oraya yönlendirildiğini biliyorsun değil mi
Nevzat Bahtiyar: Evet.
Nahit Eren: Az önce “Bir kısmı dışarıda kaldı” dedin, senin yol mesafen bilemedin yedi dakika. Orada sen başka ne yaptın?
Nevzat Bahtiyar: İp aradım.
Nevzat Bahtiyar: ‘O kısmı suyun üstünde kaldı’
Nahit Eren: Dışarıda kalan kısmı bildiğimiz kadarıyla bacağı.
Nevzat Bahtiyar: Bacağını hatırlamıyorum.
Nahit Eren: O kısmı toprakta mı yoksa suyun üstünde mi kaldı?
Nevzat Bahtiyar: Suyun üstünde kaldı.
Nahit Eren: Sayın başkan ben alacağım cevabı aldım.
Mahkeme başkanı cübbeyi çıkartıp sordu: Nevzat Bahtiyar, dön etrafına bak. Bu kadar insan burada, kaç gündür buradayız. Duygu sömürüsü yapmıyorum. Bir birey olarak soruyorum. Senin geçen celse verdiğin beyanlar doğru mu? İftira mı? Bak yeni kamera kayıtları çıkabilir.
Nevzat Bahtiyar: Bilmiyorum, hatırlamıyorum.
Mahkeme başkanı: Hatırlamıyorum değil, sakladığın bir şey var mı?
Nevzat Bahtiyar: Yok.
Duruşmaya bir saat ara verildi.
‘Kadınlar kavgasına ilişkin her şey yerine oturdu‘
Gazeteci Rojda Altıntaş’ın aktardığına göre, Diyarbakır başsavcılığının talebi üzerine savcı konuştu:
“Bu kadınlar kavgasına ilişkin her şey yerine oturdu, mahkeme huzurunda çözülmeyen durum kalmadı. Ek olarak soru işareti kalmaması için tanık ‘Oya’yı getirdik. Adli Tıp Kurumu’nda kendisinin görüntüleri vardı, kavga olmuştu. Kendisini dinleyelim.”
Mahkeme Başkanı: Oya Hanım, niye geldiniz?
Oya Yorulmaz: Benim bir ilgim yok. Benim dayımgiller, biz oraya gittik, Adli Tıp Kurumu’na gittik. Basın arkamdan geliyordu. Annem şeker hastası, arkadan gelirken kardeşim bana ‘abla sus’ dedi, kafamı böyle yaparken yumruk bana geldi.
Mahkeme Başkanı: Kardeşiniz kim?
Oya Yorulmaz: Taner… (anlaşılmadı)
Mahkeme Başkanı: Orada ne söylediniz?
Oya Yorulmaz: Gidin “Yalan haber yapın” dedim.
Mahkeme Başkanı: Kime?
Oya Yorulmaz: Basına.
Mahkeme Başkanı: Ciddi misiniz?
Oya Yorulmaz: Evet.
Mahkeme Başkanı: Tekrarlıyorum, “Gidin yalan konuşun” diye bağırdın mı?
Oya Yorulmaz: Evet, çünkü yalan haber yapıyorlardı.
Kadın savcı araya girdi: Ben kendim izledim, sana yumruk atıyorlar.
Oya Yorulmaz: Basına söyledim.
Savcı tutuklulukların devamını istedi
Savcı, tutukluların tutukluluk halinin devam etmesini talep etti.
Arif Güran’ın ‘Gelmezse açlık grevine gireceğim’ dediği video izletildi
Mahkeme başkanı ‘Dara-2’ kamerasına ilişkin açıklamalarda bulundu. Görüntülerin oldukça fazla olduğunu ve bunların ayırt edilip getirileceğini belirtti. Ardından salonda hazırlanan görüntü düzeneği ile kamera kaydının 15.05 15.11 arası kısmı izlendi.
Narin Güran’ın babası Arif Güran’ın “Gelmezse açlık grevine gireceğim” dediği Dara Karakolu’nun kamerasına ait görüntüler izletildi.
Savcı: Sizin istediğiniz görüntünün iyileştirilmişi var. Açıdan eksiklik var mı, farklı açılardan bakabildiniz mi?
Nahit Eren: Bunu ilk defa izleyeceğiz.
Savcı: Görüntü 2’ye girelim.
Mahkeme başkanı: İddia makamı tarafından en net görüntü bu. Bize gönderilen bu.
Sanık avukatı: Araç hareketleri var mı?
Mahkeme başkanı: Bize de yeni geldi. Arif Güran, emin misiniz, istediğiniz görüntü bu mu?
Arif Güran: Şahingöz…
Mahkeme başkanı: Şahingöz dediğiniz kamera kayıt yapmıyor, anlık izleniyor müdahale için.
Arif Güran: Askeri bölgeye herhangi bir saldırı olsa orada kayıtlı olmuyor mu?
Mahkeme Başkanı: Yazılı talep edeceğiz.
Diyarbakır Barosu: Salim Güran’ın yönlendirmesi olduğunu düşünüyoruz.
Diyarbakır Barosu’ndan bir avukat: Tutukluluk devamı talebine katılıyoruz. Birsen Güran, 4 ayrı ifade verdi ve eski beyanlarını kabul etmedi. 23 Ekim’de verdiğiniz ifade gerçek iradenize uygun muydu? Birsen Güran’ın ifadesinde “Narin 17.40’ta evimize geldi” şeklinde çok net bir açıklama var. Salim Güran’ın yönlendirmesi olduğunu düşünüyoruz.
Mantık şu, bir terlik bulsam ve bunun Narin’e ait olduğunu düşünsem, kolluk kuvvetlerine teslim ederim. Muhammet Kaya aracına alıyor, fakat Muhammet Kaya, bu terliğin Narin’e ait olduğunu düşündüğü halde nasıl oluyor da vermiyor?
‘Telefon kayıtlarınızı neden sildiniz?’
Diyarbakır Barosu’ndan bir avukat: Aile neden toplantıları gizliyor? Bir kısmı yapıldığını, bir kısmı yapılmadığını söylüyor. Güran ailesinin telefon kayıtlarını silmesiyse ayrı bir konu. Buradakilere soruyorum, en son ne zaman telefon kayıtlarınızı sildiniz? Eğer sadece Salim Güran silseydi, tesadüf olabilir diye düşünebilirdik. Ancak eğer birden fazla kişi bunu yapıyorsa, bu durum şüphe uyandırır.
Salim Güran, olay günü birçok görüşme yapıyor. Bir görüşmede 15.16 diyor, bir sonraki görüşmesindeysa “Çingeneler kaçırmış olabilir” diyor. Sayın başkan Salim bu saati nereden biliyor? Salim Güran kendi beyanıyla karşıdakine 15.16 demesi kuşkuludur. Peki çingenelere yönelik bir adım atıldı mı?
Ben böyle bir şeye rastlamadım. Salim Güran mahkemede ısrarla “Kıyafet değiştirmedim” diyor ama daha önce kıyafet değiştirdiğini söyledi. Biz hangisine inanacağız? Narin’in DNA’sının çıktığı araç peki? Birazdan sanık avukatları savunma yapacak ama araçta bulunan tek DNA o. Dolayısıyla bir şekilde aylar önceki nişan konusuyla DNA oraya gitmemiştir.
‘Yüksel Güran’ın bu eylemde fail olduğuna inanıyoruz’
Yüksel Güran’ın bu eylemde fail olduğuna inanıyoruz, daha önce verdiği röportajlar var. Annenin Enes’i korumaya yönelik davranışları garip. Jandarma görevlisi Narin’i ararken aileye kimden şüphelendiğini soruyor, ancak anne “Enes’le ilgili ne yapabilirim” diyor. Enes o sırada şüpheli bile değil.
‘Kolundaki ısırığı kendisi yapamaz’
Enes’in beyanında ise şu çelişkiler var: “Ben 17.30’da eve gittiğimde Hediye’yi görmedim, ama Hediye çıkarken ben Enes’i gördüm” diyor. Koldaki diş izinin Enes tarafından kendi kendine yapıldığı iddia ediliyor. Sayın başkan, çok araştırdım, birçok makale okudum. Vücut belli bir dereceye kadar acıya dayanabilir, ağzınızı ve burnunuzu kapatın; bir süre sonra kendinizi boğamazsınız. Bu da böyle bir şey. Belli bir acı seviyesinden sonra vücut eyleme izin vermez. Enes’in diş izi 3 gün geçmesine rağmen çok net izler bıraktı. Enes sinirlendiği için bunu meydana getiremez.
‘Senaryo halinde ortak ifade veriyorlar’
Diyarbakır Barosu adına başka bir avukat: Dosyada ifade verenler, yakınlarını korumaya yönelik davranıyor. Evet, köy yerinde kimse saate bakmaz ama karıştırılmayacak durumlar vardır; bir insanın biriyle kaç defa görüştüğü, görüldüğü zaman yanında kimlerin olduğu gibi.
Melike, Maşallah Güran’la ilgili dikkat çekmek istiyorum. Saati karıştırmış olabilirler ama daha önce iki kez Narin’in geldiğini belirtmişler. Bu farklı anlamlara gelmektedir. Melike Güran “14.00’te uyandım, Narin 17.40’ta geldi” diyor. Bu karıştırılabilecek bir husus değil, hepsi senaryo halinde ortak ifade verdiğini gösteriyor.
Kadınlar arasındaki kavga çok konuşuldu; Mişar, Yasemin ve kızları arasındaki kavgadan bahsediyoruz. Yasemin, Yüksel’in kardeşi, dolayısıyla Narin’in vefatını öğrendiğinde verdiği tepki diğerlerine göre daha samimi. Gayet açık bir şekilde “Doğruyu konuşsaydınız, bu durum buraya gelmezdi” demiş.
Şu an çarpıtılarak, birine beddua edildiği söyleniyor, değiştiriliyor. Enes bile “Ben teyzemi aldım ve oradan uzaklaştırdım” derken, teyze “Enes’i görmedim” diyor.
Melek Güran ve çocuklarıyla ilgili de bir çeşit çelişki var.
‘Vecdi Bahtiyar’ın haberi var, Ramazan Atasoy gözcülük yapıyor’
Nevzat Bahtiyar, Vecdi Bahtiyar’ı arıyor, o da Salim Güran’ı arıyor. Vecdi Bahtiyar, kaybolan Narin için endişelense de, esasen kendisinin de haberi olduğu çok net bir şekilde anlaşılıyor. Vecdi Bahtiyar, 24 Ağustos’tan sonra Diyarbakır’a geliyor ve 8 Eylül’de hepimizin canını acıtan Narin’in cansız bedeninin bulunduğu bir tarih. O gün, Vecdi, 06.34’te Nevzat’ı arıyor, aralarında işbirliği yaptıkları burada açıkça görülüyor. Ramazan Atasoy ise gözcülük yapmaktadır.
Ramazan Atasoy’un kendi beyanını okuyorum: “Senin yüzünden başımız belaya girdi (Salim’e diyor). Salim ayak bileğine kadar suyun içerisine girmiş gibiydi.” Ramazan’ın da bu organizasyondan haberdar olduğu burada açıkça anlaşılıyor.
‘Ali Rıza Güran, Vecdi Bahtiyar’la haber göndermiş’
Vecdi Bahtiyar, Ali Rıza Güran dolaylı olarak haber göndermiş, Nevzat suçu üstlensin diye. Bu maddi gerçeği ortaya çıkaracağımıza inancımız tam. Mahkemenize bir kez daha teşekkür etmek isterim, adil bir yargılama yürütüldüğü için.
Diyarbakır Barosu Eski Başkanı Nahit Eren: Dosyada önemli bir aşamaya geldik. Narin’e bunu yapanların, buna göz yumanların ya da bulunmasını geciktirenlerin adalet önünde cezalandırılması gerektiği üzerine çalışacağız. Diyarbakır Barosu olarak Türkiye’de çok benzerine rastlamadık ama önceki başkan olarak Diyarbakır Barosu’nun katılmasına yer verilmesini kutluyorum.