Beyoğlu’da, Taksim’den İstiklal Caddesi’ne girişin az ilerisinde, Mis Sokak sapağında patlatılan bir bomba yine ortalığı kana boğdu. 6 yurttaşımız ölürken, ilk açıklamalara göre 53, daha sonraki açıklamalara göreyse ikisi ağır, 81 yurttaşımız yaralandı.
Yasaklamalar ve yasakçılık genelleşerek alışkanlık haline geldi artık: Kısa sürede olayla ilgili haberlere yayın yasağı kondu. Sadece resmi açıklamalar yayımlanabilecek. Yetinilmedi; olay yeri ve civarına resmi gazete niteliğinde olan TRT ve AA dışında gazeteciler alınmıyor. Bu da yetmedi; Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu patlama sonrası görüntülerinin yayılmasını önlemek amacıyla sosyal medyaya ilişkin bant daraltmaya gidildiğini açıkladı. Twitter, Facebook, Instagram gibi platformlara ulaşılamaz oldu.
Anlamı şu ki, 6 yurttaşımızın öldürüldüğü bir bombalamayla ilgili bilgilendirme, nedeni ve niçini de dahil, ancak iktidarın istediği gibi olabilecek. Yani bombanın hedeflediği ve saflarından 6 kişi öldürülmüş olan halk böyle bir saldırının neden ve hangi amaçla gerçekleştirildiği ve bombayı patlatanların kim olduğu hakkında ancak tek yanlı olarak bilgilenebilecek. Bu, net olarak sansür! Faillerin de haberdar olmalarının önlenmesi ve yakalanmalarının kolaylaştırılması gerekçe olarak ileri sürülecektir, sürülmektedir. Ancak gerekçe ne olursa olsun, halkın haber alma ve bilgilenme hakkının açıkça sansürlenip çiğnendiği bir gerçektir.
İktidar ne söylerse inanılmasını istemektedir. Ama çeşitli açıklamalarından inandırıcılığını yitirdiği malumdur.