Türkiye krizde değil; çünkü 2022’de yüzde 5.5, 2023’teyse -sanayi üretimindeki büyüme bu boyutta olmamakla birlikte- yüzde 4.5 büyüdü. Erdoğan’ın övündüğü de bu: “Büyüyoruz”! 2021’de de yüzde 11.4 büyümüştü Türkiye!
Evet, büyüyoruz, doğru! Türkiye ekonomisinin 2024’te yüzde 3 ile 3.5 oranında büyümesi öngörülüyor. Sadece hükümetin değil, IMF ve TÜSİAD’ın tahminleri de bu yönde.
Ekonomi krizde değil, büyüyor ve büyüme oranı yavaşlamakta olsa da, büyümeye devam edecek görünüyor. Sorun, bu büyümenin nasıl bir büyüme olduğunda!
Büyümede değil, bölüşümde; büyümenin nimetlerinin paylaşılmasında sorun var. Hem de büyük sorun.
Hükümet, özellikle seçimler öncesi “müjdeler” vermeyi adet edinmiştir. “Karadeniz’de doğal gaz bulundu”! Sonuncu “müjde” 11 Nisan’da geldi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, “Gabar’daki 33 kuyuda bugün itibarıyla 40 bin varillik günlük üretimi geçtik. Cumhuriyet tarihinin rekoru”!
Eee… Sanki -haberler doğru olsa bile- işçi ve emekçiler elde edilecek gelirlerin ucundan olsun koklayacak! Olası gelirler, köprü ve yollardan geçenden de geçmeyenden de toplanan, yetmeyince hazineden karşılanan gelirler gibi, doğrudan sermayenin kasasına aktarılıyor. Şimdiye kadar hep böyle oldu. Bu ancak bir işçi iktidarında değişebilir.
Sorun şurada ki; emeğin, işçi ve emekçilerin büyümeden aldığı pay aynı kalmak bir yana sürekli azalıyor. Hem de büyük bir hızla. 2020 sonuyla 2022’nin haziranı arasındaki 1.5 yılda örneğin, iş gücü ödemelerinin milli gelirdeki payı yüzde 31.9’dan yüzde 25.4’e geriledi. 1.5 yılda 6.5 puanlık gerileme!.. İşçi ve emekçiler 1.5 yıl içinde, yaklaşık 1/3’üne sahip oldukları milli gelirin 1/4’ünü elde edebilir oldular. Sorun burada, Türkiye’nin büyüyüp büyümemesi ya da krizde olup olmamasında değil!