‘Seçilirseniz Başbakan ile çalışır mısınız?’ diye güzel bir soru geldi mesela. En kolayı zıtlaşma yanıtı vermekti, ne bileyim, otoriter eğilime izin vermem filan diyebilirdi, demedi. “Cumhurbaşkanı Başbakanla çalışacaktır” dedi, hem zaten Başbakan ile “mükemmel” dostlukları vardı. Kürt meselesinde söyledikleri neredeyse HDP ile aynı çizgideydi: Barış Meclis’in yasal zemininde sağlanmalıydı, anadil, ana sütü gibi helal idi, anadilin konuşulamadığı toprağa vatan denilmezdi.
Dedik ya, mesajlar tamam, orada pek sorun yok.
Peki, o zaman neden basın toplantısından ayrılırken aklımızda “Bir şey eksik ama” sorusu takılıydı, “Acaba ne?” Sanırım bunun cevabını biraz heyecan eksikliğinde aramak lazım. Burada CHP ve MHP’ye de sorumluluk düşüyor. Erdoğan’ın seçimi ilk turda almasını istemiyorsa, İhsanoğlu’nun kendi seçmen kitlesini sandığa gitmek için heyecanlandırması, onun için de güçlü mesajlarını güçlü, kısa ve akılda kalıcı şekilde vermenin bir yolunu bulması gerekiyor.