Futbol takımları için “oyun düzeni yanlıştı” derler ya, bizimki de o hesap… Sistemsel hatalar vardı. Ekonomi tamamen yanlış kurgulandı. İthalata dayalı bir ekonomide karar kılındı. İthalat borçluluğu artırır. Döviz kuru yükselirse borçların ödenemez hale gelir. Üretim ithalata bağlı olduğu için o da sekteye uğrar…
Diğer yandan rezerv belli, harcanacak döviz neredeyse bitti. Döviz olmazsa ithalat olmaz, cari açık zaten verilemez. Al sana cari açık düştü işte… Çarklar nasıl dönecek? Onu hiç düşünme! Şirketler çalışamayınca ne olacak? İşçi çıkartacak. Hadi be! İhracatçının, turizmcinin döviz kazancının yüzde 40’ına el koyma formülü belli ki çözüm olmuyor. Peki iş nereye gidiyor? Hukuksuzluk, adaletsizlik, demokrasi yetmezliği, yönetimde keyfilik, siyasi istikrarsızlık, kendinden olmayanı cezalandırma, içeride ve dışarıda güven azalışı, ileriye yönelik beklentilerde bozulmadır, Türkiye ekonomisini karartan… Ekonomik göstergeler sonrasında gelir.
Yol aldığımız falan yok. Bir çemberde dönüp duruyoruz. Ve o çember her geçen gün biraz daha daralıyor.