Günlerdir pürdikkat izlediğimiz Sinan Ateş davasında ara karar açıklandı, tutuklu yargılanan 22 sanıktan 10’u serbest bırakıldı. Cumhuriyet savcısının esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için duruşma 19 Temmuz’a ertelendi.
Mahkemenin hızı gözlerimizi yaşarttı. Bugüne kadar pek çok davanın uzun sürmesinden hareketle “Geç kalan adalet adalet değildir” sözünü yineleyip durduk. Sinan Ateş davasında jet hızıyla ara karar verilmesi ve savcının bir an önce mütalaasını vermesi için duruşmanın iki hafta sonraya ertelenmesi karşısında ne diyeceğimizi bilemedik.
Mahkeme heyetinin onca delile, toplanmayan eksik delillere karşın azmettiricilere ulaşılmasını engellemeye yönelik kararları gösteriyor ki dosya bir an önce kapatılmak isteniyor.
Mahkemenin nereden tutsan elinde kalacak iddianameyi kabul etmemesi ve savcıya iade etmesi gerekirken bunu yapmayıp alelacele duruşmalara başlamasını anlamak güç değil.
Davayı soruşturan savcıların sürekli değiştirilmesi, tetikçilerin kaçtığı aracın kime ait olduğunun araştırılmayışı, Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Serdar Öktem’in şifresini vermekten kaçındığı telefonunun HTS kayıtlarının incelenmesine gerek duyulmadığı bir yargılamadan adalet beklemek beyhude bir çaba.
Ha! Bu arada MHP lideri ve malum şahısların unuttuğu bir şey var; bu dava iktidar ortağı olmanın avantajına kurban gitmiş olabilir. Yarın yeniden görülmeyeceğinin bir garantisi var mı?