Galatasaray’ın Bafetimbi Gomis’e yönelik ifadeler sonrası bunu ırkçılık karşıtı bir kampanyaya dönüştürmesi güzeldi. Ancak günlük hayatta gerilimini fazla hissetmediğimiz bir meselede doğru tutum almak kolay. Türkiye’de asıl sınav Kürtlere, Suriyelilere, gayrimüslimlere karşı veriliyor ve bu “gerçek” sınavlardan sürekli kalıyoruz.
Cumartesi günü bunun örneklerinden biri yaşandı. Amedsporlu Deniz Naki, Mersin İdman Yurdu maçı sırasında saldırıya uğradı. Naki’ye ve Amedspor’a bizzat devlet destekli saldırılar yeni değil ancak buna karşı belli bir çevrenin dışında güçlü bir eleştiriye tanıklık ettiniz mi? Bıçakla tribüne girilebilen bir ülkede Deniz Naki’ye yönelik bu saldırıların, hedef göstermelerin nereye varabileceğini tahmin etmek zor mu?
Irkçılığa karşı gerçek bir mücadele, milliyetçiliğin ve ırkçılığın tanımını doğru yapmaktan, toplumsal temellerini, niçin ortaya çıktığını doğru tahlil etmekten geçiyor.
Bunu yapamazsak yüzleşemeyiz, yüzleşemezsek mesele sadece Gomis şovuyla kalır ve “Bizde ırkçılık yoktur, zencileri çok severiz” diye kendimizi kandırmaya devam ederiz.
Öyleyse Malcolm X’e ait olmayan o talihsiz sözü düzeltelim: Irkçılık psikolojik bir hastalık değildir, ideolojik bir düşüncedir, burjuvazinin silahıdır ve emekçileri bölmek için kullanılır.