• SANAT
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11'i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • SPOR
  • VPN HABER

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Mimar Nevzat Sayın: AKP Selçuklu'yu da Osmanlı'yı da bilmiyor, AK Saray tam bir kafa karışıklığı!

26/10/2014 10:54

 

Türkiye’nin en önemli mimarlarından Nevzat Sayın, AKP hükümetinin ‘mimari’si ve kent kültürüne etkisine dair çarpıcı eleştiriler getirdi. ”İktidar, Selçuklu ‘olmak’ istiyor ama aralarında Selçuklu mimarisinin ne olduğunu bilen biri yok’‘ diyen Sayın, şu yorumu yaptı: ”Kaçırdıkları ise şu: Zamanın ruhu diye bir şey var. Bir derede iki kere yıkanamazsın.”

‘Çamlıca’ya teleferikle Cuma namazı turları mı düzenleyecekler?’

camlica camii4

Çamlıca Tepesi’ndeki cami inşaatı… Fotoğraflar: DHA


Sayın, İstanbul’da Çamlıca Tepesi’ne inşa edilmekte olan caminin de ‘siyasi‘ olduğunu anlattı: ”Kendi siyasi erkinizi anlatmak istiyorsanız, cami yapmak için şehrin en görünür yerlerinden birini, Çamlıca Tepesi’ni seçebilirsiniz. Çamlıca’da caminin ne işi var? Cami, cemaatin olduğu yere yapılır. Orada teleferikle Cuma namazı turları mı düzenleyecekler?”

‘AK Saray, arada kalmış bir adamı yansıtıyor’

Mimar Nevzat Sayın, Tayyip Erdoğan için inşa edilen yeni cumhurbaşkanlığı konutu için de şu ifadeleri kullandı: ”AK Saray, kafası karışık, ne yapacağını bilemeyen, geriye doğru bakmayı bilmeyen, geriye doğru baktığında bulabileceği şeylerin sayısı hakkında bile bir fikri olmayan, ileri doğru bakışı tıkalı, arada bir yerde kalmış bir adamı yansıtıyor.”

Sayın’ın Taraf’tan Murat Şevki Çoban’la söyleşisinde öne çıkan bölümler şöyle:

‘Ak Saray bugünkü iktidarın içten bir yansıması’

* Türkiye’yi en fazla tahrip edenler, en muhafazakâr olanlardır. Bu hep böyledir. Türkiye’deki bütün kadroların, kurumların, fiziksel mekânların tahribatı bence tutucu iktidarlar tarafından olmuştur.

*İktidar olarak kendi siyasi ifadenizi en iyi anlatabileceğiniz yol ne olabilir? Mimarlık. Bugün Pembe Köşk yerine AK Saray yapılıyor. İkisinin mimarisini yan yana koyun. Cumhuriyet kurulduğunda nasıl bir yönetim anlayışı vardıysa, Pembe Köşk içtenlikle bunu yansıtıyor. AK Saray da bugünkü iktidar neyse, bence negatif anlamda da olsa ‘içtenlikle’ onu yansıtıyor.

‘AK Saray, arada bir yerde kalmış bir adamı yansıtıyor’

ataturk orman ciftligi baskanlik konutu

Atatürk Orman Çiftliği’ndeki Ak Saray…

* AK Saray, kafası karışık, ne yapacağını bilemeyen, geriye doğru bakmayı bilmeyen, geriye doğru baktığında bulabileceği şeylerin sayısı hakkında bile bir fikri olmayan, ileri doğru bakışı tıkalı, arada bir yerde kalmış bir adamı yansıtıyor.

‘İktidarın kültürel erki yok’

* Bunun (AKP mimarisinin) tek adı var: Eklektik. Oradan buradan ne bulursa koparmaya çalışıyor. İktidar, kendi kültürel kadrolarını oluşturamadı; bu siyasal erkin, kültürel, entelektüel erki yok. Onun için de arayış içerisinde. Bir şey bulmaya çalışıyor ve şu anda uyduruyor.

Ataşehir’deki cami, yeni köşk, yeni yapılan okullardaki Selçuklu, Osmanlı mimarlığı arayışları, hepsi bunu gösteriyor.

İktidar, Selçuklu ‘olmak’ istiyor ama aralarında Selçuklu mimarisinin ne olduğunu bilen biri yok. Kaçırdıkları ise şu: Zamanın ruhu diye bir şey var. Bir derede iki kere yıkanamazsın.

‘Yeni binalarda bütünlük fikri yok’

* İktidarın böyle bir derdi olabilir. Sokaktaki adamın böyle bir derdi olduğunu düşünmüyorum. Bakın binalara, Selçuklu bir taç kapı, arkasındaki kütlenin ondan haberi yok, pencereler başka bir telden, duvarlar başka bir telden çalıyor.

Bir camiyi alıp bakın: Niye bundan 600 yıl önceki gibi, yani yapmaya çalıştıkları gibi olamıyor? Bir bütünlük fikri olmadığı için, parçalar biraraya geldiğinde bir bütün oluşturamıyor, olsa olsa bir yığın oluyor.

Şöyle düşün; her yere cami yapılıyor. Ben birkaç kere cami yapmak durumunda kaldığımdan iyi bildiğim bir konudur. Bakın vakit namazlarına, hangi cami dolu? Kimse gitmiyor. Günlük hayat daha farklı akıyor ve talepleri de farklı. Aksine, bu eklektik yapı, toplumun bütün katmanlarına yayılıyor artık…

‘Kentsel dönüşüme arsa üretimi gibi bakıyoruz’

* Kentsel dönüşüm, dünyanın bütün kentlerinin yaşadığı bir süreç. Bugün ayıla bayıla baktığımız Roma, Paris, Berlin yıkılıp yıkılıp yeniden yapılmıştır. Bu olmazsa olmaz, çünkü şehirler de birer organizma.

Bizimle onlar arasındaki fark; biz buna bir arsa üretimi gibi bakıyoruz.

Tarlabaşı’nı düşün; önce oradaki grupları atıyorsun. Sonra metrekare fiyatını arttırıyor, orayı jantileştiriyorsun, sonra yeni alım gücü olan insanlara satıyorsun. Mümkünse bu alım gücü olan insanlar da iktidarın yanında olan, yeni sermaye grupları olacak.

Bir bölgenin kentsel dönüşümü, o bölgenin arsaya dönüştürülmesi ve yeni yatırımlar için açılması anlamına geliyor.

‘TOKİ adıyla yapılan projelerin hepsi spekülasyon faaliyeti’

* Londra’da, Amsterdam’da da bu türden projeler yapılıyor. Ama şöyle: Bir konut bölgesinin yüzde 30’unu hayatı boyunca çalışsa da ev alamayacak insanlar için kiralık konut olarak, yüzde 30’unu da çok varlıklı insanlar için yapmak zorundasınız. Geriye kalan yüzde 40’ı, yatırımcı para kazanmak için yapabilir.

Burada da bitmiyor: Varlıklı insanlarla yoksulların evi aynı sokakta, karşı karşıya bakacak. Yetmiyor: Bu insanlar, bölgeye bir güvenlikten geçerek girmeyecekler. Bunun üzerine kentsel dönüşüm iyi midir kötü müdür, tartışabiliriz.

Türkiye’de ise tartışacak laf kalmıyor. Devlet ve ona bağlı olan kurumların hepsi, arsa üretim merkezi gibi çalışıyor. Devlet, en büyük spekülatör. TOKİ adıyla yapılan projelerin hepsi de spekülasyon faaliyetidir. Buradan bir şehir için ne çıkabilir ki?

Uydurulmuş ihtiyaçlar mimarisi ve Çamlıca Cami

* Siz, kent topraklarını uydurulmuş ihtiyaçlar üzerinden değerlendirmeyi hedeflerseniz, Tarlabaşı’nı yıkmak gibi bir problem üretirsiniz mesela. Kendi siyasi erkinizi anlatmak istiyorsanız, cami yapmak için şehrin en görünür yerlerinden birini, Çamlıca Tepesi’ni seçebilirsiniz.

Çamlıca’da caminin ne işi var? Cami, cemaatin olduğu yere yapılır. Orada teleferikle Cuma namazı turları mı düzenleyecekler? Caminin bütün ruhuna aykırı.

Ya da, örtük olarak şu anlama geliyor: Ben nasıl olsa bütün Çamlıca’yı inşa edeceğim. Birileri gerçekten sıkı bir biçimde uyduruyor. Hayatta bunların yeri yok ama bize dayatılan hayatta var.

Türkiye’de eksik olan ne?

* Ben, şunun eksik olduğunu düşünüyorum: Ortak akıl denen şeye kimse inanmıyor. Haliç’e köprü yapılacak, bu, tartışmaya açılabilirdi. Dünya kadar insan bu köprüye gerek yok, dedi. Boğaziçi’nden, İTÜ’den seküler bir dünyaya inanan mühendisler, Süleymaniye’nin silüetini de kapattığı için bu projenin doğru olmadığını savundular.

Ama muhafazakâr bir dünyaya inanan belediye başkanı, o köprüyü yaptı. Bu tuhaf, değil mi? Kime sorsanız, Boğaz’dan daha güzel bir yer var mıdır? Artık köprü çıkışına bile gökdelen yapıyorlar. Hani Boğaz dünyanın incisiydi?

Adamlar, Paris’in üzerinden uçak uçurtmuyorlar. Dünyayla aramızda böyle bir fark var.

Söyleşinin tam metni

Kategori:Aktüel

SON HABERLER

HSK'ya beş yeni üye seçildi

Meclis Genel Kurulu’nda Hakimler ve Savcılar Kurulu’na (HSK) beş yeni üye seçildi

Uluslararası Booker Ödülü'nü Hint yazar Banu Mushtaq kazandı

2025 Uluslararası Booker Ödülü’nü Hint yazar Banu Mushtaq ‘Heart Lamp’ kitabıyla kazandı.

CHP'li vekiller HSK üyelerinin seçileceği genel kurulu terk etti

CHP grubu, Hakimler ve Savcılar Kurulu’na (HSK) üye seçiminin AKP’li vekillerin ad çekme yöntemi yerine tekrar oylamayı talep etmesinin hukuki olmadığını belirterek seçime katılmadı.

Büyükçekmece açıklarında 4,0 büyüklüğünde deprem

İstanbul’da Büyükçekmece açıklarında 23:36’da deprem oldu. Afet ve Acil Durum Başkanlığı’nın (AFAD) bildirdiğine göre depremin büyüklüğü 4,0.

Mahkeme İmamoğlu'nun diplomasının iptalinin 'ayrıntılı' izahını istedi

İstanbul İdare Mahkemesi, tutuklu İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının hangi açıdan yokluk ve açık hata hali oluşturduğunu üniversitesinin ‘ayrıntılı olarak’ izah etmesini istedi.

Gazeteci Soner Yalçın'a yine şafak gözaltısı
Alman istihbaratı: IŞİD'in elinde yolcu uçağı düşürebilecek roketatarlar var

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 2 bin 758 gündür hapiste

YAZARLAR

Bir uyanışın tarihi: 19 Mayıs

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Elinden çıkanı kulağın duysun

Mustafa Dağıstanlı

Ali Özgentürk için: Böyle mi olmalıydı!

Ayhan Tinin

Çocuk, sınırsızlıkta değil, sınırda büyür

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Yazalım da ne yazalım nasıl yazalım!

Murat Sevinç

Senyör Amicis'in gazına geldim 

Behzat Şahin

Özel, İmamoğlu ve Yavaş'ın 'özenli' açıklamaları üzerine…

Murat Sevinç

GÜNÜN 11’İ

Elif Çakır: 'Allah aşkına neden Türkiye'nin yolsuzluk belası'ndan kurtulması için niye iki çift laf edilmiyor?

Erdal Sağlam: 'Gençlik açısından hiç bu kadar kabus bir dönem yaşanmamıştı' diyebiliriz

Fikret Başkaya: Bizde diplomalılara 'aydın' deniyor…

Mithat Fabian Sözmen: Bir kez daha har vurup harman savrulan bir yaz transfer dönemi izleyeceğiz

Esfender Korkmaz: 2024, Türkiye'de rekor sayıda konkordato başvurusunun yaşandığı bir yıl oldu

Şeref Oğuz: Bodrum'da belediyecilik zor

Nevşin Mengü: Milyonlar harcanan gazeteler okunmuyor, o nedenle kendilerine bir trol ordusu kurmak zorunda kaldılar

Murat Ağırel: Gazetecilere iftiralar atılıyor, itibarsızlaştırma kampanyası büyütülüyor

Özge Güneş: Barınma hakkı ile rant politikaları aynı zeminde ama birbirine zıt yönlerde ilerliyor

Ali Eyüboğlu: Yapay zekanın Eurovision'da üçüncü sıraya yerleştirdiği Avusturya birinci oldu

Murat Belge: Ana muhalefet partisine 'terörist' demenin amacı ne olabilir?

  • 9 SORUDA
  • YAZARLAR
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DİKEN ÖZEL
  • DİKEN'E TAKILANLAR
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • KEYİF
  • MEDYA
  • POPÜLER BİLİM
  • SANAT
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 10 YAŞINDA
  • Künye
  • İletişim
  • Gizlilik ilkeleri
  • Çerez politikası

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi

×