ZEYNEP GÜVEN ÜNLÜ
@zeynepguvenunlu
Netflix Türkiye’deki en çok izleneneler listesinde ilk sıraya çıkan, kadın cinayetleri konusunda sözünü sakınmayan polisiye suç dizisi Mezarlık, emniyet teşkilatına, ahlakçı topluma, baskıcı ailelere ve ‘erkek’ zihniyete dokunduruyor.
Dört bölümlük mini dizi ‘Mezarlık’ poliste yeni kurulan ‘özel suçlar’ biriminin çözdüğü cinayetleri anlatıyor.
Adının neden ‘Mezarlık’ olduğunu birimde görev yapan iki karakterin konuşmasından öğreniyoruz. Emekliliği yaklaşan Hasan bey, bilişim dehası Sophia’ya rakı masasında soruyor:
“Bizim büroya neden mezarlık diyorlar biliyor musun?” Yanıtı yine kendisi veriyor: “Emniyette ne kadar çözülemeyen faili meçhul cinayet dosyası varsa hepsi arşivdedir. Adalet arayıp bulamayanların son durağıdır mezarlık.”

Ekibin başında başkomiser Önem (Birce Akalay) var. İşinde iyi, kararlı, doğru bildiğini yaparken amirleriyle ters düşmekten çekinmeyen biri. Asi ve kabadayı Serdar (Olgun Toker), meslek heyecanını kaybetmiş görünen Hasan bey (Şehsuvar Aktaş), başına iş açacak kadar korkusuz bilişim uzmanı Sophia (Berna Öztürk), olay yeri incelemeden sorumlu takıntılı Berk (Baran Güler) dizinin diğer karakterleri.
Her biri iki saate yakın süren, sert otopsi sahneleriyle +18’i hak eden dizinin dört bölümünde dört kadın cinayetini çözüyorlar.
İlk bölüm ‘Güneşten Daha Sıcak‘ta, atıl bir fabrikada çıkan yangında arabanın içinde yanmış kadın cesedi bulunur. 28 yaşındaki maktül bir televizyon kanalında asistan konuk koordinatörü olarak çalışmaktadır. Yakın çevresinden birçok kişi şüpheli olarak sorgulanır.
İkinci bölüm ‘Bir Nefes Kadar Yakın‘da, çöp konteynırında genç bir kadının cesedi bulunur. Boğularak öldürülmüş, oraya atılmıştır. Bu kez şüpheliler arasında ailesi de vardır.
Üçüncü bölüm ‘Göldeki Kadın‘da İlayda Pınar eşinden boşanmış, yalnız yaşayan ve iyi para kazanan bir kadındır. Gölde boğulmuş halde bulunur. Eski kocası, spor hocası akla gelen ilk şüphelilerdir.

Son bölüm Düğüm‘de 35 yaşında gazeteci Nilüfer Steen öldürülmüş, elleri arkadan bağlanmış halde bulunur. Usulsüzlüklerini araştırdığı şirket bir numaralı şüpheli haline gelir.
Sürükleyici olduğu kadar cesur da
Polisiye ya da suç dizilerini seviyorsanız ‘Mezarlık’ı izlediğinize pişman olmayacaksınız. Her şeyden önce, kolay tahmin edilemeyen gelişmelerle gerilimi yüksek tutmayı başaran bir senaryo (Özden Uçar, Onur Böber, Evren Oğuz) var. Yapım ve yönetim (Abdullah Oğuz) gayet özenli. Oyunculuklar iyi. Birce Akalay’ın zaman zaman ‘donuk’ olabilen oyunculuğu bu kez ona eksi değil artı yazmış.
Ama dizinin asıl başarısı, ‘yüksek sesle’ verdiği cesur mesajları.
Eskiden mesajını kafa göz yara yara veren film dizi vs. ile dalga geçilirdi. Cem Yılmaz’ın ‘mesaj kaygısız beyin fırtınası’ diye bir sloganı bile vardı. Ama Mezarlık, hayati bir meselede ustalıkla ve korkusuzca veriyor mesajını. Bakın mesajlar kimlere gidiyor.
Gerektiğinde amirine kafa tut
Kadını koruyamayan ve bu sorumluluğu üstlenmeyen Emniyet teşkilatına:
Katledilen bir kadının arkadaşı başkomisere “Kaç kadının polise gittikten sonra hayatını kaybettiğini biliyor musunuz. Gizli kalmak o kadınlar için daha güvenli” diyor. Polisin cinayetleri önlemede yetersiz kaldığı dizi boyunca tekrarlanıyor.
Bunu bizzat polisin kamusal alandaki konuşmalarında duyuyoruz. Başkomiser Önem Özülkü, katledilen bir kadını kastederek “Sistematik biçimde eski sevgilisinden şiddet görmesine rağmen Emniyet olarak kendisine şikayet edecek güveni veremediğimiz için özür dilerim” diyor.
Daha sonra bütün kadınlardan özür diliyor: “Sokakta arkalarına bakmadan yürüyebilecekleri güveni Emniyet teşkilatı olarak veremediğimiz için özür dilerim.”

Başkomiser devam ediyor: “Tacize tecavüze uğradıkları halde adalete inanmayıp bunu saklamak zorunda kaldıkları için özür diliyorum.
Bu ülkenin tüm çocuklarından özür diliyorum, canice vahşice öldürüldükleri halde katilleri hala sokakta ellerini kollarını sallayarak dolaşabildikleri için.
Kadın erkek çocuk fark etmez, haksızlığa uğrayan adalet arayan fakat bunu bulamayan tüm vatandaşlarımdan özür diliyorum.”
Kadın kimliğinin yerli yersiz öne çıkarılmasına:
Önem Özülkü, kendisine “Siz yeni kadın başkomisersiniz değil mi” diye soran bir televizyon kanalı yöneticisine anında cevap veriyor. “Adım Önem Özülkü, kadın olmamın mesleğimle bir alakası yok.”
Kurum içi çekişmelere:
Kurum içi çatışmalar her yerde oluyor. Ancak işi güvenlik ve adalet olan kurumda çalışanlar, bazı durumlarda işin yapılması için değil yapılmaması için ‘çalışıyor’. Savcı ve emniyet müdür yardımcısının gerilimli ilişki seyirciye önceliğin güvenlik ve adalet bekleyen insanlar değil, kişisel çıkarlar olduğunu gösteriyor.
Kadını zayıf gösteren anlayışa:
Olay yerine gelen savcı, bir kargaşa anında ortaya şöyle konuşuyor: “Gemilerde bir sorun olunca neden önce kadınları ve çocukları bir sandala bindirirler biliyor musun. Yalnız kalan erkekler sessizlik içinde sorunları çözebilsinler diye.” Kadının sorun çözmek şöyle dursun sorun çıkardığını ima eden bu anlayış dizi de sık sık eleştiriliyor.
Amir korkusu yüzünden sesini çıkaramayanlara:

Amirinin sözünden dışarı çıkmayan o ne derse harfiyen uygulayan zihniyet de dizide eleştiriliyor. Önem, Emniyet genel müdür yardımcısı Haluk’la sık sık çatışıyor, doğru bildiklerini savunuyor, amirine rağmen uyguluyor. Dizi seyirciye şunu hatırlatıyor: İster kamuda olsun ister özel sektörde, yalnızca aldığı emirleri uygulayan insanlarla çok uzun yol yürünmez. Esas başarı, kendi de düşünüp alternatif çözümler üreten, gerektiğinde amirine kafa tutan insanlarla gelir.
Çocuğuna ulaşamayan ailelere:
Aile baskısı yüzünden ‘evde başka dışarıda başka’ hayat yaşamak zorunda kalan gençler, çocuğuyla bir türlü iletişim kuramayan ebeveynler de dizide sık sık karşımıza çıkan temalardan.
Uzun lafın kısası, Mezarlık, son dönemin en cesur, sürükleyici, derli toplu yerli dizisi.