Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesindeki ikinci yurtdışı mitinglerini Viyana, Lyon ve Paris’te düzenleyecekmiş. Daha önce de Köln’de bir toplantı düzenlemişti. Başbakan’ın, Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olacağı, herkesin bildiği ama resmen açıklanmayan bir durum. Ve şimdi, Başbakan sıfatıyla, devletin olanaklarından yararlanarak yurtdışında oy kullanacak vatandaşlarımıza propaganda gezisine çıkıyor. Türkiye’de seçimlerde devlet olanaklarının kullanılmasına alıştık.
… Cumhurbaşkanlığı seçimi ile birlikte bu durum şimdi yurtdışına da taşınmış olacak. Seçime doğru Başbakan’ın bu gezilerini ve mitinglerini yurtiçinde de yapacağını göreceğiz. Elbette bunu engelleyecek bir yasa yok. Bunu engelleyecek şey, siyasetçinin kişisel vicdanı ve siyasi ahlak anlayışıdır ki o da bizimkilerde kolayca bulunabilecek bir şey değil.
… İktidar partisine mensup olmayan adayların böyle bir olanakları hiç olmayacak. Seçim kampanyalarını Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının yapacağı bağışlar ile finanse edecekler.
… Her bir vatandaşın, iki seçim turu için adaya yapabileceği bağışın sınırı, en yüksek devlet memurunun bir aylık maaş ve ödeneklerinin toplamı kadar olmak zorunda. Bundan daha fazlasını kabul edemezler, kampanyalarında kullanamazlar. İşte onun içindir ki evlerde paralar istiflendi, sıfırlana sıfırlana bitirilemedi. Onun için uyduruk vakıflara yüz milyonlarca dolar tutarında bağışlar yaptırıldı ki vakıfların düzenleyeceği etkinlikler görüntüsü altında seçim kampanyası yapılabilsin. Bu tabloda, önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçiminde adil bir yarış olabileceğine inanan çıkar mı?