Biz ara sıra unutsak da deprem kendisini her fırsatta hatırlatıyor.
Bazen hafif, bazen yüksek şiddetle.
Hafif sallantılar mühim değil ama büyük ve yıkıcı olduğunda ne yapacağımızı bilemiyoruz.
Elimizden dua etmekten başka bir şey gelmiyor.
Hâlbuki duayla birlikte, bir şey değil, çok şey gelmeli elimizden.
***
17 Ağustos 1999 Marmara depremi, hepimize büyük bir acı ve korku yaşatmakla kalmadı, aynı zamanda büyük dersler almamıza vesile oldu.
Daha doğrusu olması gerekirdi.
Yönetmeliklerle, kanunlarla yapılması gerekenler yapılsa bile, uygulamaya tam anlamıyla geçmedikten sonra hiçbir işe yaramaz.
Depremin eli ayağı olsa karşımıza geçer, ağzı yüzü olsa hâlimize güler.