İslam-demokrasi tartışmalarında dindarlar genel olarak, “Avrupa demokrasileri aslında sanıldığı gibi özgürlüklerin rahatça kullanılabildiği ülkeler değil, en güzel özgürlük İslam’dadır” şeklinde bir mazeretin arkasına saklanmayı pek severler. Elbette İslam açısından bireyin özgürlüğü önemlidir. Ama bu konuda bir kanaat oluşturabilmek için esas itibariyle bu Kur’ani hakikatin Müslüman dünyada ne tür bir karşılık bulduğuna bakmak lazım.
Aslında bütün dindarlar günümüz İslam dünyasında özgürlüklerin olmadığını ve hemen hepsinde koyu bir istibdat rejimi yaşandığının farkındalar ama bunu asla kendilerine itiraf edemiyorlar. Herhalde bugün İslam dünyasındaki bir tek insan bile, “Suudi Arabistan’a gideyim ve orada yaşayayım, çünkü orası özgür bir ülke…” diye hayal kurmayacaktır.
Herkesin de malumu olduğu üzere, Suudlu gazeteci Cemal Kaşıkçı geçtiğimiz günlerde bu ülkenin İstanbul başkonsolosluğuna girdi ve bir daha çıkamadı. Bütün işaretler içeride infaz edildiğini gösteriyor. Görüldüğü gibi Müslüman dünyanın özellikle ‘özgürlükler’ konusunda Batı’ya söyleyecek bir sözü yok. Dolayısıyla “İslam’da şöyle güçlü özgürlük ve adalet var” benzeri söylemlerle kendimizi kandırmanın bir anlamı yok. Evet İslam’da adalet var ama bunun Müslümanlarda bir karşılığı yok.