Lübnan’da, geçen ekim ayında, mezhebe dayalı siyasi sistemi, ek vergiler, ve hayat pahalılığını protesto amacıyla başlayan eyemler Covid-19 salgını nedeniyle geceleri sokağa çıkma yasağı getirilince durdu. Ancak, bu süreçte ekonomik anlamda iyice zorlanan halk, “Virüsten ölmezsek açlıktan öleceğiz” diyerek tekrar sokağa döküldü.
Trablusşam kentinde, genç-yaşlı binlerce kişi Teravih namazı sonrasında ‘açlık devrimi’ diye nitelediği eylemde buluşarak hükümeti protesto ediyor. Hasan adlı protestocunun CNN International kamerasına söylediği kararlıklıklarına işaret ediyor: “Çocuğunuz açsa, onun karnını doyurmak için liderlerinizi ‘yersiniz’.”

Dünya Bankası, Ekim 2019’da protestolar başlamadan önce ülke nüfusunun üçte birine yakınının yoksulluk seviyesinin altındaki koşullarda yaşadığını açıkladı ve 2020 yılı için yüzde 45 oranını öngördü. Bazı çevrelerin sokağa çıkma yasağının protestoları bastırmak için bahane olduğunu düşündüğü ülkede yönetimin virüse karşı aldığı önlemler durumu daha da vahim hale getirdi.
Lübnan hükümeti, ülkenin yüzde 75’inin yardıma ihtiyacı olduğunu duyurdu. Sokağa çıkma yasağı, 25 Nisan’da, 21:00 ile saat 05:00 arasında uygulanmak üzere 10 Mayıs’a kadar uzatıldı. Ancak, daha fazla sabredemeyen halk sesini sokakta duyurmaya başladı.
Ordudan destek istiyorlar
Protestocular arasındaki, tezgahta ayakkabı satan Ahmet Ay, “Kimsenin bankalara da devlete de güveni yok. Utanç ve baskı var. Ülkeyi yağmaladılar ve kendi insanlarını öldürdüler” diye haykırıyor. Geçinemediklerini vurgulayan Ay, kendilerine müdahale eden ordudan ülkeye adalet getirmesini istiyor.

Göstericiler, kendilerine biber gazı sıkan, plastik mermi kullanan silahlı kuvvetlere molotf kokteyli ve taş atıyor. Geçen hafta bir kişinin öldüğü onlarca kişinin yaralandığı eylemlere katılan bir başka isim, 24 yaşındaki iki çocuk babası Hasan da (üstte) şu ifadelerle Ahmet Ay gibi orduya işaret ediyor: “Askerler bizim kardeşlerimizi. Onların bize destek vermesini istiyoruz. Siyasileri evlerinden çekip çıkarıp çöplüğe atmalarını istiyoruz.”
Hasan, çocukları aç olanların liderlerini gözden çıkarıp onları ‘yemek’ten kaçınmayacağına dair kararlılığının da altını çiziyor.
Bir başka ayakkabıcı Emir el Dik de altı yaşında bir çoouğu olduğunu para biriminin sürekli değer kaybettiğini ve eve gidince, “Umarım yarın uyanmam” diye dua ettiğini söylüyor.
‘Siyasiler virüsten daha kötü’
Mervan el Zahit, 740 vakanı olduğu, 24 kişinin öldüğü ülkede corona virüsü olmadığını, bunun siyasilerin baskı kurmak için uydurduğu bir şey olduğunu savunuyor.
Ahmet Ebu Abdullah da protestocuların siyasilere bakış açısını “Onları yeriz” diyen Hasan’dan başka sözlerle ifade ediyor: “Corona virüsünü nasıl dikkate alayım ya da endişeleneyim? Siyasiler virüsten daha kötü, daha kirli. İnsaları aç bırakıyorlar.”