Başbakan Recep Tayyip Erdoğan adaylığını resmen açıklayınca, ağustostaki seçimlerin gerçek adı “Cumhurbaşkanlığı Seçimleri” değil, “fiili başkanlık oylaması” olacak. Erdoğan kazanırsa, bir fiili başkanlık rejimine geçeceğiz. Erdoğan kaybederse, kazanan rakibi cumhurbaşkanı olacak.
… Dolayısıyla son tahlilde cumhurbaşkanı seçmiyoruz, otoriter bir fiili başkanlık rejimi ile parlamenter rejim arasında tercih yapıyoruz. Otoriter, çünkü muhalefete tahammülsüz ve elindeki gücü hedefi doğrultusunda sonuna kadar kullanmaya çok arzulu bir lider söz konusuyken onu kontrol edip frenleyecek kurumlar, şimdilik bir ikisi hariç, bu liderin baskı ve egemenliği altında olacak.
Seçmen çoğunluğu tercihini parlamenter sistemden yana yaparsa, bu tehditkar gidişat frenlenebilecek. Bu bağlamda, CHP ve MHP’nin üzerinde anlaştığı “çatı adayı” Profesör Ekmeleddin İhsanoğlu’nun iktidarın şimdi oynadığı oyunu değiştirme potansiyeli vardır.
AKP’nin seçmen tabanında, Erdoğan’ın üslup ve tarzından hoşnut olmayıp alternatifsizlik yüzünden kendisini ona oy vermeye mahkum hisseden bir kesim var. Herkes “ölümüne Erdoğancı” değil. Azınlıkta da olsalar şimdi bu insanlara İslamoğlu gibi iç rahatlığıyla oy verebilecekleri, İslamcı olmayan ama CHP’li ya da MHP’li de olmayan bir muhafazakar aday seçeneğinin sunulması, dengeleri değiştirebilir.