İsrail içindeki muhalefetin ve rehine ailelerinin müzakere için baskı yapması da Netanyahu’yu iyice köşeye sıkıştırdı. Böyle bir bağlamda konuyu Gazze’den farklı bir meseleye kaydırmak kendisi için en kestirme çıkış yolu olarak görünüyor. Gerek İran konsolosluğunun vurulmasını ve gerekse Hamas lideri İsmail Haniye’nin ailesine yapılan saldırıları Netanyahu’nun çıkış yolu arayışı bağlamından koparmak mümkün değil.
7 Ekim sonrasında Netanyahu hem Lübnan’da hem Suriye’de gerçekleştirdiği operasyonlarla Gazze savaşını bölgeye genişleterek Amerika’yı İran’a karşı cephede yer almaya zorluyordu. Biden yönetimi buna karşı koyarak İran’a mesajlar yolladı ve İran da Husiler ve Hizbullah’ın sınırlı cevap vermeleriyle yetindi. Biden yönetimi İsrail’e destek vermeye devam etmekle birlikte savaşın bölgeye yayılmasını özellikle seçim senesinde istemiyordu. Gazze’nin perişan olmasına uzun süre kayıtsız kalan ve İsrail operasyonlarını destekleyen Biden yönetimi, son aylarda iç ve dış siyasi baskılar sayesinde İsrail’e ‘kırmızı çizgiler’ çekmeye ve Netanyahu’yu da karşısına almaya başlamıştı. Netanyahu için Biden’dan vazgeçip Cumhuriyetçilere oynama opsiyonu da yeterince cazip görünmedi zira Trump’tan istediği sinyalleri de alamadı. İsrail’in savaşını her türlü desteklemekten bahsetmek yerine ‘ben başkan olsaydım savaş olmazdı’ şeklinde konuşan Trump’ın da Ortadoğu’da yeni bir savaşa girmek istemediği biliniyor.