Halk olarak lafı çok seviyoruz. İki tatlı söze, bir güler yüze hasret kalmışız haliyle. Yıllardır suratsızlardan suratsız, asıklardan asık, kesiklerden kesik, külhanbeylerinden külhanbeyi, adamlardan daha adam tavırlar görmüş bu halk. Bir şey istediğinde, kafasına sürekli odunu, plastik mermiyi, basınçlı suyu, tekmeyi, biber gazını yemiş. Bunca yıldır bazen sokakta yürümesi bile zor hale gelmiş, bazense koskoca bir şehrin yarısı herkese yasaklanmış, güvenlikçi politikaların ve en anti demokratik duyguların demir yumruğu masaya vurulmuş. Tarih bilinciyle oynanmış, aklıyla alay edilmiş, gerçekler çarpıtılmış… Hepsinin belgeleri cumaya gelecek dendi, gele gele bizim de şansımıza normalleşme geldi.
Neler oldu da yandaşların yandaşı, iktidardan daha iktidarcı plastik kalemler bile normalleşme çığlıkları atmaya başladı? Dediğim gibi bizim memlekette lafı çok severiz. Kimse işe bakmak, herkes laf yapar. Konuşunca mangalda da kül bırakmayız. Bu can bu bedende oldukça daha ne laflar edeceğiz, daha ne geri vitesler basacağız belli değil. Diyeceğim o ki en normale yakın normalleşme, lafa değil de icraata baktığımızda başlar. İlk normalleşmeyi Gezi davasında mı göreceğiz, yoksa artık kasıtlı olarak acı çeksinler diye içeride tutulan insanların mı acılarını dindireceğiz? Diyelim ki aniden bir normalleşme dalgası yaşandı, kim bunun sürekli olacağını söyleyebilir, kim normalleşme adımları atan aklın normal bir akıl gibi çalışabileceğini öngörebilir?
Bir yandan da Anadolu’yu yeniden keşfetmek için çok da geç kalmadık. Aklın yolu bir, tabii ki ortada konuşabileceğiz, uzlaşabileceğimiz, diyalog kurup derdimizi anlatabileceğimiz ve derdimizi de dinleyebilecek bir “akıl” bulabilirsek. Onca yıllık haşin pratiklerden birden bire vazgeçip de normalleştiğini söyleyen bir dostunuz olsa, size ne kadar inandırıcı gelir?
Mesela alkolik bir arkadaşınız var, bir gün diyor ki “Ben içkiyi ve sigarayı bırakıyorum”… Sizce arkadaşınız dediği gibi bu alışkanlıklarını bir anda bırakır mı? Yoksa geceleri yine gizli gizli, tekel mi arar? Bağımlılıklarda ve bağımlılarda bazı şeyler söylenildiği gibi kolay olmayabilir. “Bırak” demekle bırakılmayabilir, “bal bal” demekle de ağız tatlanmayabilir.