17 Nisan’da iktidarın, daha doğrusu devletin Kürt siyasetine yönelik politikasına ilişkin yeni bir süreç başlayacak. Devlet Bahçeli’nin açıkça, Tayyip Erdoğan’ın ise iddialara göre, Meral Akşener’in İYİP’in başını bırakmaması için çaba göstermesi yeni sürecin pek de hayra alamet olmadığının işaretlerinden biri olarak okunabilir. Zira öyle anlaşılıyor ki AKP-MHP ittifakı yeni dönem için milliyetçi müttefiklere ihtiyaç duyuyor ve İYİP’in dağılmaması bu açıdan önem taşıyor.
Öte yandan kimi iyimserlere göre AKP 31 Mart seçimlerinden çıkardığı “dersle” MHP’yle arasına mesafe koymaya başlayacak, ekonomideki gidişatı düzeltmek için “demokratikleşme” hamlelerine girişecek ve Kürt meselesinin çözümü için yeni bir kapı aralayacak.
2015 yılından beri bütün siyasi yatırımını militarist söyleme ve onun somutlaştığı silah sanayiine bağlamış, devletin neredeyse tüm kurumlarını milliyetçi kadrolara tahsis etmiş, etrafında hiçbir “dost” bırakmamış ve nihayet kendi bütünlüğünü muhafaza etmekten bile aciz kalmış AKP açısından bütün dengeleri bozup yeniden kurmanın, mevcut ortaklarıyla arayı açıp Kürtlerle barışık bir “Türkiye ittifakına” yönelmenin imkânları hiç yok değil ama sıfıra epey yakın.