İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, kayyım operasyonlarında sıranın İstanbul’a gelebileceği hakkındaki söylentilere sert tepki göstererek, “Herkes haddini bilecek” dedi.
Bodrum’daki oğlu Semih İmamoğlu’nu alarak kente döndüğünü açıklayan İmamoğlu, “Çocuklarımı aldım geldim. Şimdi de işimize devam ediyoruz” dedi.
İmamoğlu, “Terör örgütüne yardım ettikleri iddiasıyla Van, Diyarbakır ve Mardin Belediyelerine kayyum atandı. Sonrasında da bazı çevreler tarafından, ‘Şimdi gözler Büyükşehirlere çevrildi’ yönünde yorumlar yapanlar var. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?” sorusuna, şu yanıtı verdi: “Kimin gözü çevrilmiş buraya? Böyle bir mantıkta demokrasinin teslim ettiği görevleri insanlardan hukuk dışı almak öyle göz çevirmeyle olmaz. Kimsenin sınırsız yetkisi yoktur. ‘Var’ gibi davrananlar olur, ama ülkeye çok şey kaybettirirler. Kendileri kaybetmiş olur, zaten kaybediyorlar. Milletin iradesi çok önemlidir. Ortada milletin iradesi vardır. Milletin iradesini yok saymak çok büyük bir hatadır. Bununla ilgili açıklamamı dün yaptım. Diyarbakır’da da Van’da da Mardin’de de öyle kuru laflarla, terör örgütü üyeliği gibi laflarla bu hamleler yapılmaz. Varsa tespit eder işleme koyarsınız. Kayyum atayarak, bunu böyle ucu bucağı belli olmayan bir sürece bağlamazsınız. Bu iş böyle olmaz. Bu sefer insanlar milli iradeye dönük güvenini kaybeder. O zaman başka bir ortam yaratırsınız. Çok üzücüdür. Şiddetle kınıyorum. Karşısındayım ve insanların eğer bir suçu varsa yargılanır, cezasını bulur, işlem yaparsınız. Ama öyle hurafeyle lafla, kuru lafla bu işler olmaz. Olmayacaktır da. Umarım bu yanlıştan dönerler, umarım seçilen belediye başkanları görevlerine dönerler. Öyle İstanbul’a gözler dönmüş lafları vs. Herkes haddini bilecek. Biz işimizin başındayız. Tam olduğumuz yerdeyiz.”
‘Tereddütlerimizi toplumla paylaşıp çözüm bulmak zorundayız‘
Sarıyer Bahçeköy’de çökme tehlikesi bulunan dokuz katlı bir bina ve çevresinde incelemelerde bulunan ve boşaltılan bina sakinleriyle bir araya gelen İmamoğlu, “Yaşadığınız olay İstanbul’un ne yazık ki büyük bir sıkıntısı ve talihsizliği. Tam depremin yirminci yıldönümünde bu vakayı yaşadık. Keşke 20 yılda milletimizin yüreğine su serpecek laflar söyleyebilseydik. Biz de mutlu olurduk. Tereddütlerimizi toplumla paylaşıp çözüm bulmak zorundayız” dedi.