HSYK üyesi Bülent Çiçekli, Meclis’ten geçen HSYK düzenlemesinin bu haliyle yürürlüğe girmesinin kuvvetler ayrılığı ve hukuk devletini bitireceğini söyledi.
Prof. Dr. Bülent Çiçekli, yeni yasayla HSYK üyelerinin bakanın memurları haline geleceğini söyledi. 12 Eylül dönemi benzetmesinin abartılı olmayacağını belirten Çiçekli, HSYK’nın arkasında halk desteği (milli irade) olduğunu ifade etti: “3 yıl önce yapılan Anayasa değişikliğiyle oluşan kurulun yapısını değiştirmeyi gerektirecek objektif, hukuki nedenler yok.”
17 Aralık operasyonu ve görevleri değişen savcılar hakkında da konuşan Prof. Dr. Çiçekli, “Bununla birlikte bu soruşturmaları başlatan, belli noktaya getirmiş savcıların görevden alınarak yerlerine hiçbir aşamasında bulunmamış başka savcıların getirilmesi soruşturmaların sıhhatini, adil olmasını etkileyecektir” dedi.
Çiçekli’nin Radikal’den Ömer Şahin‘la yaptığı söyleşiden satır başları şöyle:
HSYK ‘vesayetçi’ mi oldu?
Eski kurul anomaliydi, Yüksek Yargı birbirini seçiyordu. Seçimle gelen Hükümet üzerinde “vesayetçi” müdahale ile eleştiriliyordu. Yeni HSYK buna tepki olarak doğmuştu. Arkasında güçlü halk desteği olan, AB normlarına uygun, geniş tabanlı bir yapı oluşturuldu. Yeni HSYK bu haliyle kıymetli inci oldu. Bütün kesimlerin kuruldan beklentileri farklılaştı. Büyük ölçüde yürütmeden bağımsız bir yapısı var.
Paralel yapı var mı?
İnsanları kategorize edip, belirli kompartımana koymak, etiketlemek doğru değil. Paralel ya da cemaat gibi ithamlar somut bilgi, belgeye dayanan iddialar değil. Birey olarak insanlığın ferdi olmak, bu ülkede yaşayan bir yurttaş olmak ötesinde başka bir aidiyeti ortaya koymayı çok doğru bulmuyorum. Dünya görüşleri farklı olabilir. Bunu işlerine ne ölçüde yansıtıp yansıtmadıkları önemli. Eğer işlere yansıyorsa bunlar sorgulanmalı. Yanlış uygulama var ise üzerine kesinlikle gidilmeli.
İdeolojik karar verildi mi?
Kurul kararlarında Anayasa, kanunlar, verimlilik kriterleri dışında hiçbir düşünce, dayanışma ve önceleme söz konusu olmadı. Demokrasinin geldiği aşama, hukuk devleti standartları ve Kopenhag kriterleri açısından ciddi manada geriye dönüş olacağı endişesindeyim. Adalet Bakanı, özel yetkili bakan oldu. Kurul ona bağlı genel müdürlük haline geldi. Hakim ve savcı şikayetlerine soruşturma izni verip vermemek bakanın iki dudağı arasında. Hangi üye, hangi dairede çalışacak yetkisi de bakana bırakılıyor. Üçüncü daire soruşturma fonksiyonu sıfırlanıyor. Bu düzenleme bu şekliyle onaylanır ve yürürlüğe girecek olursa kuvvetler ayrılığına, hukuk devletine elveda diyebiliriz. Uygulaması yeni, arkasında halk desteği (milli irade) olan 3 yıl önce yapılan Anayasa değişikliğiyle oluşan kurulun yapısını değiştirmeyi gerektirecek objektif, hukuki nedenler yok
Savcıların görevden alınması normal mi?
Geçmişte Erzurum Savcılarının yetkilerinin alınması olayı var (İlhan Cihaner olayı). İktidar referandumu göze alacak kadar ciddi olgu gördü bu olayı. Soruşturma savcılarının, Başsavcıların görevden alınması, değiştirilmesi teamüllerle örtüşmüyor. 1’nci Daire değişikliğinden 1 gün sonra herhangi bir talep ve soruşturma olmaksızın bu değişiklikler yapıldı. Bunun yargı bağımsızlığına müdahale olmadığını söylemek mümkün değil.
Bir facia daha var. Yasa ile beraber HSYK’nın kapısına nerdeyse kilit vuruluyor. Şoförden, genel sekreterine kadar personelin görevlerine son veriliyor. Böyle bir tasarrufun hukuk devletinde izahı yok. Şu an yapılmak istenen ve bazı düzenlemelerin 12 Eylül dönemiyle kıyaslanması abartı olmaz
HSYK, 3 yıl özverili bir tempoyla çalıştı. Etkin, verimli çalışma ve yargı imajı noktalarında güzel çalışmalar yapıldı. 7 Şubat sürecinden sonra Hükümetin kurula ve yargıya dönük bakışında değişiklik olduğunu gözlemiyoruz.
MİT TIR’larının durdurulması?
Bir Cumhuriyet Savcısı ihbarlarla alakalı soruşturma başlatır, yetkilerini kullanabilir. MİT Kanunu’nun 26’ncı maddesi suç soruşturması başlatıldığında MİT personeli olduğunun tespit sonrası işleyecek süreci gösterir. Suçun ortaya çıkarılması, suç konusu tespitine yönelik muafiyet sağlamamaktadır. Aksi yorum 26’ncı maddenin sağladığı dokunulmazlık zırhı altında bir uyuşturucu kaçakçılığı ortaya çıkmasına engelleyici kalkan olarak kullanılabilir.
Paralel yargı operasyon mu yapıyor?
Böyle bir organizasyon ve operasyon söz konusu ise ne şekilde, nasıl yapıldığına yönelik bilgi ve delillerin ortaya konulması gerekir. Bir savcının önüne gelen dosyada yeterli delil olmadan sırf bir yerlerden talimat alarak soruşturma başlatacağına inanmak istemem. Varsa böyle bir durum bunun somut delillerle ortaya konması halinde kurulun gerekse de suça yönelik durumda diğer mercilerin üzerine düşeni yapacağından endişem yoktur.
17 Aralık soruşturma dosyaları kapanacak mı?
17 -25 Aralık tarihlerinde İstanbul’da ile İzmir’de yapılan soruşturmalarda sisteme girmiş delilerin, bilgi ve belgelerin ortadan kaybolacağını, bunların geçersiz hale getirileceğini düşünmüyorum. Bununla birlikte bu soruşturmaları başlatan, belli noktaya getirmiş savcıların görevden alınarak yerlerine hiçbir aşamasında bulunmamış başka savcıların getirilmesi soruşturmaların sıhhatini, adil olmasını etkileyecektir. Kamuoyu nezdinde de soruşturmalara müdahale yapıldığı algısını pekiştirecektir.
3 Savcı ilave edilmişti. 17 Aralık soruşturmasına “1 savcı yürütmesin, dosyalar kapsamlı” diye 3 savcı ilave edilmişti. Şu an gelinen noktada o soruşturmayı esas olarak yürüten savcı görevden alınmış durumda. Sadece o soruşturmayı sonradan dosyada görevlendirilen, daha önceden de kendisiyle ilgili kınama cezası verilmiş olan bir savcının yürütmesi bekleniyor.