Pulitzer ödüllü Amerikalı gazeteci Seymour Hersh’ün Suriye’deki sarin gazı kullanımı konusunda Türkiye’yi zan altında bırakan makalesine en hararetli biçimde karşı çıkanlardan birisi, İngiliz blog yazarı Eliot Higgins oldu. Higgins, Suriye’deki iç savaşın patlak vermesinden sonra ‘Brown Moses‘ isimli blogu ve Twitter hesabında yazdıklarıyla tanınır hale geldi; ortaya koyduğu silah envanterleri ve muhaliflerin yeni silahlarını ilk farkeden gözlemci olması nedeniyle, Suriye denince takip edilen isimlerden birisi haline geldi.
Hersh DİKEN’le röportajında, Higgins’in kendisine yönelik eleştirilerinin geçersiz olduğunu savunmuştu. Bu kez de, Hersh’ün iddialarını Higgins’e sorduk.
Hersh, yazısında bahsettiği [ve El Nusra Cephesi’ne ait olduğunu savunduğu] kimyasal silah üretim merkezinin Halep civarında olduğunu iddia ediyor. Bu iddiasını da elinde olduğunu öne sürdüğü bir ABD istihbarat raporuna bağlıyor. Siz ne düşünüyorsunuz?
Görünüşe göre, Hersh böyle bir operasyonun neler gerektirdiğini tam olarak hesaplayamıyor. Sarin, herhangi bir yerde üretilebilecek bir şey değil. 21 Ağustos saldırısında gereken miktardaki sarini üretebilmek için özel olarak inşa edilmiş üretim merkezlerine ve kimya mühendislerine ihtiyaç var. Birkaç cihadçı ve bir mutfak lavabosuyla olacak işler değil bunlar.
Hersh, kilit önemdeki kimyasalların Suriye’de mi yoksa Türkiye’de mi üretildiğine bir açıklama getirmiyor. Eğer üretim yeri Türkiye’yse, kimyasal maddelerin çok özel bir fabrikada üretilmesi gerekirdi; bu tür bir üretim merkezi de uluslararası gözlemevlerinin dikkatini çekerdi. Türkiye’nin böyle bir fabrikayı inşa ettiğine, bunu gizli tuttuğuna, fabrikaya gönderilen kimyasallara dair kayıtların üstünü örttüğüne ve fabrikadan çıkan kimyasal atıkları sakladığına mı inanmamız gerekiyor?
Eğer Hersh durumun böyle olduğuna dair kanıtları haizse, o zaman bu çok önemli hale gelir ve yayınlanmaları gerekir. Eğer bu tür delillere sahip değilse, Hersh’ün kimyasal fabrika senaryosunun pratikte nasıl işlediğini anlatması gerekir. İsimsiz bir kaynağınız ve bir şeyler söyleyen bir belgeniz olduğunu dile getirmek başka, iddialarınızı kanıtlayacak delilleri ortaya koymak başka bir şeydir. Hersh şimdiye kadar yeterli açıklama yapamadı.
Hersh, sizin Volkan roketleri konusundaki teziniz için şunu diyor: ‘Volkan roketleri madem bu kadar önemli, o zaman niçin ABD ve diğer müttefikleri bu argümanı kullanmıyor?’ Sizce Amerikan hükümeti niçin sizin bulgularınızı dile getirmiyor? [Higgins, 21 Ağustos kimyasal silah saldırılarının Volkanlarla yapıldığını ve bu füzelere sadece Suriye rejiminin sahip olduğunu savunuyor.]
Şunu unutmayın ki, Birleşmiş Milletler ve Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nün (OPCW) raporunda, kullanılan mühimmat tarif ediliyordu ve ABD hükümeti de daha sonra bu raporu referans gösterdi. Dolayısıyla, ABD hükümeti resmi açıklamalarında benim blogumdan ziyade BM raporuna referans vermeyi tercih ediyor. Benim blogumun çeşitli istihbarat kurumlarında ve hükümet birimlerinde tartışılıp takip edildiğini biliyorum. Fakat sanırım, kamuoyuna yapılan açıklamalarda blog yazarlarının işlerinin referans gösterilmesine karşı bir miktar direniş söz konusu.
Hersh, kimyasal silah üretim merkezleri kurmanın, Dan Kaszeta gibi bazı kişilerin söylediği kadar zor olmadığını savunuyor. Siz ne düşünüyorsunuz?
Eğer Hersh buna inanıyorsa, o zaman daha ayrıntılı bir açıklama yapmalı. Dan Kaszeta bu konuları uzun zamandır araştıran, onyılların deneyimine sahip bir kişi. Görünüşe göre Hersh, bir tartışma yapmaktan ziyade, kendi hikâyesinin inanılırlığını azaltan zor soruları görmezden gelmeyi tercih ediyor.
Hersh, sizin [saldırının Esad yönetimi tarafından düzenlenmiş olmasının ‘imkânsız’ diye nitelendiği MIT raporunu kaleme alan] Theodore Postol ve Richard Llyod’la da görüştüğünüzü, bu görüşmelerde neredeyse fikrinizi değiştirme noktasına geldiğinizi söylüyor.
Böyle bir şeyi ne Lloyd’a ne de Postol’a söyledim, dolayısıyla Hersh’ün bu bilgileri nereden aldığını bilmiyorum. Postol’a az sayıda e-posta gönderdiğim doğru ve geriye dönüp baktığımda, bu e-postaların çoğunlukla ikili (binary) sarin ve ikili savaş başlıkları hakkında olduğunu görüyorum. Richard Lloyd’la sürekli irtibat halindeyim. Kendisi bugün bana, Hersh’le sonbahar 2013’ten beri görüşmediğini ve hiçbir zaman da Hersh’in bahsettiği şeyleri söylemediğini anlattı. Tekrar etmek gerekirse, Hersh’ün bu bilgileri nereden aldığını bilmiyorum ve umut ederim ki kaynağından bir düzeltme gelir.
Hersh, [Volkan füzelerini kastederek] Suriye ordusunun sadece 1-2 km menzilli roketler kullanmayacağını, bunun intihar anlamına geleceğini söylüyor. Bu konuda ne düşünüyorsuz?
Hersh’ün sarin konusundaki bilgilerinin sınırlı olduğunu ortada. Öncelikle, sarini ‘toksik gaz’ diye niteliyor fakat sarin sıvıdır ve bu da gayet temel bir bilgidir. Richard Lloyd’un hesaplamalarına göre, ki Hersh’ün bunların doğruluğuna inandığına eminim, 21 Ağustos’taki şartlar göz önünde bulundurulduğunda, sarin 1 mil (2 km) ötedeki Suriye askerleri için bir tehlike oluşturmuyordu. Eğer Hersh bunun aksine inanıyorsa, onu kendi tezini kanıtlayan bir analiz sınmaya çağırıyorum. Sanırım Türkiye hükümetini böylesine büyük bir komplonun parçası olmakla suçluyorsak, yüzeysel teoriler ve geçiştirici tezlerin dışındaki ayrıntıları sormamız çok görülmemeli.
Ayrıca roketler ve menziller konusunda Hersh’ün ortadaki delillere kafa yormadığını ve kilit önemdeki bilgileri kaçırdığını veya görmezden geldiğini düşünüyorum. Democracy Now [Amerikan online TV kanalı] ile mülakatında Hersh, ev yapımı ve Suriye ordusu tarafından kullanılmayan roketlerden söz ediyor. Bu, Hersh’ün ya gerçekleri bilmediğini ya da kasıtlı olarak gözardı ettiğini gösteriyor. Saldırıda kullanılan iki türlü roketten biri, Sovyet yapımı M14 topçu roketiydi ve kesinlikle ev yapımı değildi. İkincisiyse, çoğu kişinin tanımadığı ve Hersh’ün ‘ev yapımı’ diye nitelediğini düşündüğüm mühimmattı. İhtilafın her iki tarafından da gelen video ve fotoğraflar gösteriyor ki, Suriye ordusu bu tür silahları 2012’nin sonlarından beri hem patlayıcı hem de kimyasal savaş başlığı olarak kullanıyor. ‘Volkan’ olarak nitelenen bu roketlerin Suriye ordusu tarafından kullanıldığı açık. Bunlar temel gerçekler fakat Hersh, Democracy Now ile mülakatında bunlardan habersiz görünüyor.
Dolayısıyla, DİKEN’e verdiği röportajda Hersh’ün sadece bu roketlerden değil, aynı zamanda benim aylar öncesine giden çalışmalarımdan da habersiz olduğunu görmek ilginç. Hafızası nasıl bir anda yerine gelmiş bilinmez ama roketlerin 2 kilometrelik menziline odaklanarak ve bu menzildeki füzelerin sadece muhaliflerin elindeki bölgelerden atılmış olabileciğini ileri sürerek, benim tezlerimi gözardı ediyor. Geçtiğimiz sekiz ay boyunca 21 Ağustos’taki cephe hatlarını inceledim ve farklı kaynakları kullanarak yaptığım bu araştırmada, cephe hatlarının saldırıda etkilenen en uzak bölgelere 2 kilometre mesafede olduğunu ortaya koydum. Hersh, cephe hatları arasındaki mesafeyi yanlış biçimde 6 kilometre olarak hesaplayan Beyaz Saray nedeniyle yanılmış olabilir.
Hersh’in iddialarının ciddiyeti göz önünde bulundurulduğunda, kendisi, ortaya koyduğu tezin doğruluğu açısından hayati önem taşıyan noktalar hakkında bir tartışmaya girmekte zorlanıyor.