Amerikan cephesinden gelen açıklamalara bakılırsa Amerikalılar tansiyonu iyice yükseltmek istemiyor ama Kule 22’ye yönelik saldırıya bir cevap vereceklerini de söylüyorlar. Bu gelişmelere ve açıklamalara göre Biden yönetiminin önünde dört seçenek varmış gibi görünüyor.
İlk seçenek ABD’nin doğrudan İran’ı hedef alması ki, ABD’de Biden yönetimini İran’ı vurması için sıkıştırmaya çalışan sesler de yükseliyor. Bu cenah, bölgede ABD üslerine yönelik bir süredir devam eden saldırılar her ne kadar Irak veya Suriye’deki silahlı gruplar tarafından yapılıyor olsa da bu grupların arkasında İran’ın olduğunu söylüyor. Ancak diğer taraftan İran dünya petrol ve doğal gazının yaklaşık yüzde 20’sinin geçtiği Hürmüz Boğazı gibi önemli bir kozu elinde tutuyor. İran’ın sadece Hürmüz Boğazı’nı kapatması dünya enerji piyasalarını altüst edebilir ve bu durum seçim arifesindeki Biden yönetimini oldukça zor bir duruma düşürür.
Biden yönetiminin önündeki ikinci seçenek İran açısından önemli noktaları ve isimleri vurmak. Birkaç yıl önce Irak’ta İran Devrim Muhafızları’nın en önemli isimlerinden Kasım Süleymani ABD tarafından Bağdat’ta vurulmuştu. Keza, İran Devrim Muhafızları’nın önemli isimlerine ve komutanlarına yönelik Irak ve Suriye topraklarında saldırılar devam ediyor ancak bu saldırıların İsrail tarafından mı yapıldığı yoksa arkasında ABD’nin mi olduğu hâlâ belirsiz.
Üçüncü seçenek Irak ve Suriye’de İran tarafından desteklenen grupların vurulması ki, ABD’nin bu grupların üslerini, silah depolarını ve eğitim alanlarını vurması muhtemel. Aslında 7 Ekim’de HAMAS’ın İsrail’e saldırısının ardından ABD’nin İsrail’e sınırsız desteğine tepki olarak ABD üslerini hedef alan gruplardan biri zaten ABD tarafından vurulmuş ve grubun lideri öldürülmüştü.
Biden’ın önündeki dördüncü seçenek ise ABD’nin bu saldırılara karşı tamamen sessiz kalması ki, bu ihtimal de İran’ın vurulması kadar zayıf bir ihtimal.