• SANAT
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11'i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • SPOR
  • VPN HABER

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

HDP'ye yönelik şiddetin arkasındaki asıl dürtü ayrılıkçılık

27/05/2015 14:02

 

FrederikeFREDERIKE GEERDINK

f.geerdink@gmail.com

İşin özü o ki HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın hayatı doğrudan tehdit edildi. HDP’nin Adana ve Mersin teşkilatlarında eş zamanlı olarak infilak eden bombalar tam da Mersin mitingi arefesinde basbayağı Demirtaş’ı öldürebilirdi. Buna karşılık iktidardaki AKP Türkiye’nin en çok satan gazetesi Hürriyet’in bir başlığını düpedüz çarpıtarak hayatı tehlikede olanın aslında Erdoğan olduğuna inandırmaya çalışıyor insanları.


Adana ve Mersin’deki bombalar HDP bürolarına, üyelerine, seçim standlarına ve kampanya otobüslerine yönelik saldırılar zincirinin son halkasıydı. Belirtmek gerekir ki bunların hiçbiri cezalandırılmadı.

Peki nedir bu saldırıların arkasındaki nedenler?  Önemli ama dile getirilmeyen biri şu: ayrılıkçılık

Saldırılar türlü türlü. Adana and Mersin’dekilerin titizlikle planlandığı belli. Binaların etrafındaki güvenlik kameraları bile hacklenmiş. Ama saldırıların çoğu anlık görünüyor; onlarca ya da yüzlerce insan birden HDP merkezine yürüyüşe geçiyor, taş atıyor ya da basmaya kalkışıyor.

Polis bu gruplara çoğu zaman eşlik ediyor. Başka türlü olsa bu kızgın insanlara, bu ölümcül kitlelere karşı uygun önlemleri almak yerine dil dökmelerini nasıl açıklayabiliriz? Kimi zaman da saldırgan gruplar gecenin karanlığından yararlanıp HDP binalarını kundaklamaya girişiyor.

İnsan Hakları Derneği seçim sürecindeki şiddet eylemlerini rapora döktü. Buna göre 23 Mat ile 19 Mayıs arasında partilere 126 saldırı gerçekleştirildi: HDP’ye 114, AKP’ye yeri, CHP’ye üç, MHP’ye bir kez.

Dahası bu saldırılar doğru dürüst kovuşturulmadı. Hepi topu yedi gözaltı yapıldı. Sadece bir kişi tutuklandı. Kimin hangi saldırıdan dolayı gözaltına alındığı da belli değil.

Saldırıların arka planına dair analizler seçik ortamına odaklanıyor. Cumhurbaşkanı Erdogan icrai yetkiler istiyor, bunun için anayasa değişikliği lazım. Dolayısıyla HDP’nin yüzde 10 barajının altında kalması kritik önemde. Hal böyleyken Türkiye’nin geleceğine ilişkin somut bir vizyonu ve popülaritesi giderek artan bir eş başkanı bulunan tek parti olduğu için HDP’yi tahrik etmek AKP’nin işine geliyor.

Demirtaş’ın saldırıların ardından seçmenlerine misillemelerden uzak durup sakin kalmalarını önermesi boşuna değil. Ne de olsa HDP taraftarları şiddete başvurursa, geçen yılki Kobani olaylarından AKP’yi sorumlu tutup bu seçimde HDP’ye oy vermeye yönelmiş eski AKP seçmenleri kararlarını gözden geçirebilir.

Daha önemlisi şu: HDP güneydoğudaki geleneksel seçmeninin dışındaki seçmeni demokratik hedeflerine inandırmaya çalışıyor. Güneydoğuda ve Kürt nüfusun yoğun olduğu şehirlerde (İstanbul, İzmir, Mersin ve Adana…) şiddete yönelirse Erdoğan’ın daha da güçlenmesini önlemek için HDP’ye oy vermeyi düşünen gezici seçmenler CHP’ye dönebilir. Çoğu zaten HDP’nin terörist bir örgüt olarak gördükleri PKK’yla bağlantısı nedeniyle tereddüt içinde.

HDP’ye yönelik şiddet, muhalif diğer iki partinin de yararına değil.

Tamam, HDP’ye en fazla oy kaybedecek parti CHP; ama CHP’nin militanları yok ve partinin seçmenlerini şiddete teşvik ettiği görülmüş bir şey değil. Ayrıca, CHP ikide bir HDP’ye laf etmeyen tek parti. CHP, HDP’nin artan popülaritesi yüzünden oy kaybetse bile Erdoğan’ın hırsının dizginlenmesinden memnun kalacak.

Aşırı milliyetçi MHP de fena gitmiyor. Bunu büyük ölçüde teröristlere ayrıcalık olarak gördükleri ‘barış süreci’ne borçlular. Anketlere göre oyları artışta. Yüzde 15’ten yüzde 18’e kadar çıkabilirler. Kürtler, provokasyonlara şiddetle karşılık verirse MHP oy bile kaybedebilir. Çünkü AKP daha da milliyetçi bir söyleme kayıp barış sürecine karşı MHP seçmenleri için daha cazip bir hal alabilir.

Ancak bu seçim dinamikleri bir yana bu şiddet eylemlerinin arkasındaki daha büyük soruna göz atmakta yarar var. O daha büyük sorun da ayrılıkçılık.

Şöyle ki: HDP ve öncüllerine yönelik şiddet, seçim kampanyasıyla başlamadı. Bu şiddet yeni bir şey değil. Her seçim döneminde başları belaya giriyor. Bu Türkiye’deki Kürtlerin yaşadığı sorunun bir parçası. İşin içinde Türkiye çapındaki Kürt öğrencilerin maruz kaldığı şiddet de var.

Söz konusu şiddet Türk olmayı reddeden, etnik kimliklerinin kabulü için mücadele eden Kürtlere yönelik. Türk milliyetçilerinin gözünde onlar Kürt-Türk ‘kardeşliği’ne saygı duymayanlar. Bu mantıkla, anadilde eğitim ya da bayrak ve ulusal kahramanlarına saygı isteyen Kürtler bu sosyal uyumu bozuyor. Bu da kardeşliğin tam karşıtı ayrılıkçılık demek. Ve ayrılıkçılığın simgesi, milliyetçilere göre, PKK’nin silahlı mücadelesi ve bununla bağlantılı silahsız Kürt siyasi hareketi. PKK’nin taleplerini paylaşan ya da bunları kınamayan herkes bir terörist olarak görülüyor.

Bu yaklaşımın yansıması HDP binalarına saldırılarda da görülüyor. Sık sık milliyetçi sloganlar atılıyor (Ne mutu Türk’üm diyene!) saldırganlar Bozkurt işareti yapıyor ya da tekbir getiriliyor.

Ve şimdi solcu ve Kürt siyasal hareketinden çıkma bu parti Türkiyelileşmeye çalışıyor. Bu, Türk milliyetçileri için çok fazla. Kürt siyasi hareketi güneydoğuyla sınırlı kalıp Diyarbakır’da, Hakkari’de ve Elazığ’da boy gösterdikçe sorun yok. Ama ne zaman ki HDP’li siyasetçiler bölgenin dışına çıkıyor işte o zaman sorun var.

Peki kim koruyacak onları? Devlet mi? Tabii ki hayır. Çünkü bahsettiğim milliyetçilik hala Türkiye’nin resmi ideolojisi. Saldırılardan da belli: Milliyetçilerle polis birbirine gayet saygılı. Ne de olsa aynı kumaştanlar.

Peki burada verilen mesaj ne? Aktivist Kürtler ve onların siyasi hareketi, yok edilemiyorsa, olduğu yerde kalsın. Sınırı aşmasın. Yeni taraftar kazanmasın. Öyle Türkiye’nin her yerinde ofis açabileceğini sanmasın. 

Kürt siyasi hareketi ve HDP’ye yönelik saldırıların arkasındaki zihniyet bu. Tam da şiddetle karşı çıktıkları ayrılıkçılık yani.

 

Kategori:Agora

Tüm yazılar: Frederike Geerdink

SON HABERLER

Bürokratların imzasını taklit edip diploma basan 58 kişi yakalandı

Bürokratların elektronik imzasını taklit ederek diploma basan 58 kişi gözaltına alındı.

Ergenç ve Kocaoğlu'na yalan tanıklıktan hapis cezası

Halit Ergenç ve Rıza Kocaoğlu’na menajer Ayşe Barım soruşturmasında ‘yalan tanıklık’ yaptıkları gerekçesiyle hapis cezası verildi.

KKM'de düşüş sürüyor: 600 milyar liranın altında

Kur Korumalı Türk lirası Mevduat ve Katılma Hesapları (KKM) geçen hafta 29 milyar 799 milyon lira azalarak 596 milyar 88 milyon liraya düştü.

BM: 1,5 milyon Suriyeli bölgesine geri döndü

Birleşmiş Milletler (BM) İnsani İşler Koordinasyon Ofisi’nden (UNOCHA) direktör Edem Wosornu’nun açıklamasına göre Beşar Esad rejiminin devrilmesinin ardından 1,5 milyon Suriyeli bölgesine geri döndü.

Zehra Kınık hakkında 15 yıla kadar hapis istemi

Savcılık, ölümlü kazaya karışan ve tutuksuz yargılanan Zehra Kınık’ın 15 yıla kadar hapsini istedi.

Hakkımda Frederike Geerdink

Hollandalı gazeteci. 25 yıldır meslekte. 15 yıl Hollanda’da çalıştıktan sonra 2006’da Türkiye’ye yerleşti. Özellikle Kürt sorunu, insan hakları, azınlıklar ve kadın meseleleri üzerine yazıyor. Ağustos 2012’den bu yana Diyarbakır’da yaşıyor. www.kurdismatters.com ve www.journalistinturkey.com adlı blogları var. Başta Hollanda ulusal haber ajansı olmak üzere birçok mecraya haber ve yazı yazıyor.
Uludere katliamını irdelediği kitabı ‘De jongens zijn dood’ adıyla Hollanda’da yayınlandı.
Not: Kendisi ayrıca Amberin Zaman’ı ‘utandıran’ gazetecidir.

27 Mayıs darbesi: Burjuvazi içindeki mücadelenin 'Türk tipi' sonucu
Her yer Arhavi, her yer direniş!

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 2 bin 761 gündür hapiste

YAZARLAR

Bir uyanışın tarihi: 19 Mayıs

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Elinden çıkanı kulağın duysun

Mustafa Dağıstanlı

Ali Özgentürk için: Böyle mi olmalıydı!

Ayhan Tinin

Çocuk, sınırsızlıkta değil, sınırda büyür

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Yazalım da ne yazalım nasıl yazalım!

Murat Sevinç

Senyör Amicis'in gazına geldim 

Behzat Şahin

Özel, İmamoğlu ve Yavaş'ın 'özenli' açıklamaları üzerine…

Murat Sevinç

GÜNÜN 11’İ

Korkut Boratav: ABD emperyalizminin yeni yüzyılda saldırganlaşması, dolar hegemonyasını zayıflattı

Zafer Arapkirli: İlhan Şeşen'in dediği gibi iktidar açısından 'Benim Aklım Başımda Değil'e çok kolay bağlayacaksınız siz de…

Zeynep Aktaş: Enflasyonun üzerinde getiri sağlayanlar yatırımcıların dikkatini çekiyor

Erdal Sağlam: Var olan güvensizlik büyüyor

Burcu Aydın: Bu, temmuzda asgari ücret, memur ve emekli maaşlarında bir artış öngörülmediği anlamına geliyor

Kansu Yıldırım: CHP'li ve DEM Parti'li yerel yönetimlerin üzerinde tam denetim sağlamak hedefleniyor

Sefer Levent: 30 çalışandan biri artık motokurye

İbrahim Kahveci: O da ne? Köprü hala müteahhitte….

Deniz Zeyrek: Akılları fikirleri cinsellik

Esfender Korkmaz: Sorunların nedenlerinden biri de IMF ile gelen dalgalı kur politikası

Çiğdem Toker: Şimşek programının bir uluslararası toplantılarda görünen yüzü var, bir de kayda girmeyen yüzü

  • 9 SORUDA
  • YAZARLAR
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DİKEN ÖZEL
  • DİKEN'E TAKILANLAR
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • KEYİF
  • MEDYA
  • POPÜLER BİLİM
  • SANAT
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 10 YAŞINDA
  • Künye
  • İletişim
  • Gizlilik ilkeleri
  • Çerez politikası

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi

×