‘Öz yönetim’ açıklamaları nedeniyle HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile birlikte hakkında fezleke hazırlanan beş HDP’liden Sırrı Süreyya Önder, fezlekelerin kendileri için ‘şeref madalyası’ olduğunu söyledi.
‘Her şey başkanlık sistemine göre irdeleniyor’
Fotoğraf: Reuters
‘Her şey başkanlık sistemi kriterine göre inceleniyor’
Rusya’nın Sesi’nden Yavuz Oğhan’ın sorularını yanıtlayan Önder, hakkında hazırlanan fezlekeyi incelediğini belirterek şunları söyledi: “Bizim çizgimizde siyaset yapanlar için bunlar şeref madalyasıdır. Fezlekeye konu olan konuşmalarımı, fezlekede yer alış biçimiyle inceledim. Onur duydum. Çocuğuma bırakabileceğim en şerefli miras, ve bu ülkeye borcumu ödeme anlamında yaptığım en hayırlı işler nelerse onlar fezlekeye konu edinmiş. Arkadaşlarım için düzenlenen fezlekelerin de hepsi bu mahiyette. Bugün, yarın hepsinin altına yeniden imzamı atarım.”
Başkanlık sistemine itiraz edecek seslerin susturulması için haklarında fezleke hazırlandığını söyleyen Önder şöyle devam etti: “Kimselerin üzerine eğilmediği bir nokta var. Şu an egemen blokun temel gündemi başkanlık rejimi, her şey bu kritere göre irdeleniyor. HDP’liler üzerinde bu kılıcın sallanma gerekçesi şudur: Zannettiğimizden daha kısa süre içinde bu ülke başkanlık seçimi, referandumu, oldu bittisi adına her ne dersek, bu gündemle meşgul olacak. Bu gündemde politika üretme gücü ve bu meselenin getiriliş biçimini teşhir etme ve atıl kılma kapasitesi olan grup ve vekillere yöneliyorlar.”
‘Kim demiş ki biz uysal koyunuz’
Önder, sözlerini şöyle sürdürdü: “Cumhurbaşkanının değerlendirmesine göre söyleyeyim, kim demiş ki biz uysal koyunuz. Bizim arkamızda halkın seçim iradesi var ve bu tartışma konusu bile edilemez. İçimizde bir tane uğursuzluk, hırsızlık, yolsuzluk, adam kayırma, taciz, yüz kızartıcı suç, sebebsiz zenginleşme…bir tane böyle fezleke yok. Ortak vatan demişiz, müşterek geleceğimiz demişiz. Bütün bunlar hukuk tarihine utanç verici biçimde fezleke konusu edilebiliyor. Başkanlığı talep edenleri fezlekeye konu etmedikçe, özyönetim talep edenleri fezlekeye konu edemezler, nokta.”
‘Kaçak çaya takılacağım yerde…’
Önder, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun yeni anayasa için HDP’yi ziyaret etmeden önce kopan ‘kaçak çay’ polemiğine ilişkin soruya da, “Sayın Davutoğlu’na bizi ziyaret etmeden önce talimat verilmişti Beştepe tarafından, ‘Gitmeyeceksin, onlarla yasal bir zeminde bir araya gelmeyeceksin’ diye. Benim sözüm değil, ele alınış biçimi yanlış. Biz orada Sayın Davutoğlu’na alan açtık. İnsanların yedi gündür yerde yatan cenazeleri vardı. ‘Sen insanların cenazelerini kaldırma hakkını sağlamamış bir insan olarak yeni anayasa konuşmaya geleceksen sadece çayımızı içer gidersin’ dedim” diye yanıt verdi.
Kendisine yöneltilen tepkiler için, “Bu konuşmaya bakalım, bir tane beyin faaliyetiyle ortaya çıkmış tepki var mı?” diyen Önder, “Ben başbakan olsam ‘Bu ülkede kim cenazesini kaldıramazmış benim başbakan olduğum ülkede’ derdim, kaçak çaya takılacağım yerde. Buna bir şey dedikleri yok. Buna kargalar bile gülmez. Kimin aklıyla alay ediyorsun” diye konuştu.
‘Öcalan’dan katkı göremiyorlar’
AKP’nin çatışmalarda arabulucu olması için PKK lideri Abdullah Öcalan’a gidip gitmediği sorusunu da yanıtlayan Önder şöyle dedi: “Sayın Öcalan’a gittiler ama sayın Öcalan, bunların o tatlı su kurnazlığı, o geçici, kendi gündemlerini dayatıcı, nihai çözümü hedeflemeyen tavırlarını reddetti. Gidiyorlar ama sayın Öcalan’dan bir katkı göremeyeceklerini anladılar.”
‘Feridun Bey de oradaydı’
PYD Eş Başkanı Salih Müslim’in, Süleyman Şah Türbesi’nin naklinde Türk yetkililere yardımcı oldukları açıklamalarına da değinen Önder, operasyonun PYD’yle koordinasyon içinde yapıldığını söyledi.
Kendisinin, Müslim ve Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu’nun da olduğu bir toplantıda bulunduğunu aktaran Önder şöyle devam etti: “Doğrusu şudur, PYD’yle türkiye hükümeti, sayın Öcalan’ın işaret etmesiyle muazzam faydalı bir operasyon gerçekleştirmiştir. Sayın Öcalan da bunu Eşme ruhu olarak kavramsallaştırdı ve bunun barışın önemli mihenk taşlarından biri olduğunu söyledi. Sayın başbakan bu gelişmeden sonra Kobani’ye teşekkür etmişti. Sonra ‘saray’dan zılgıtı yiyince işler tersine döndü. İstanbul’da her geldiğinde Salih Müslim’le müşterek toplantılar düzenledik. Eşme operasyonunda geldiğinde de böyle bir toplantı yaptık ve sayın Feridun Bey de o toplantıda bulunuyordu. Koordinasyon dedikten sonra bu tarz şeyler hep spekülatif şeyler, koordinasyon demek yardımlaşma, dayanışma, müşterek plan demektir. Koordinasyon diyorum, daha fazla demiyorum.”