Yoksulluk ve Yaşam Koşulları istatistiklerine göre, göreceli yoksulluk oranı bir önceki yıla göre gerileyerek yüzde 14.4’ten yüzde 13.9’a düştü. Bu oran, medyan (ortanca) gelirin yüzde 50’si dikkate alınarak hesaplanıyor. Aynı hesaplamayı yüzde 40’a göre yapınca ise, yüzde 7.6’dan yüzde 7.4’e düşüş gözlemleniyor. Halbuki medyan gelirin yüzde 60’ının altında kalanların oranı yüzde 21.6’dan yüzde 21.7’ye çıkıyor ki, AB’de en yakından izlenen ölçüt budur. Medyan gelirin yüzde 70’i temelinde bir hesaplama ise, yüzde 29.3’ten yüzde 29.7’ye daha belirgin bir yükselişe işaret ediyor. Bu çelişkili gibi görünen durumun açıklaması; pandemi ortamında kısa çalışma ödeneği gibi uygulamalar, sosyal yardımlar, gelir piramidinin en dibinde yer alanların durumunu medyan gelire göre az da olsa düzeltmiş olabilir. Ancak asgari ücretin norm ücret hale gelmesiyle en yoksulların azıcık üzerinde olanların durumunun ise göreceli bozulması söz konusudur.
Zaten gelir dağılımının bunca bozuk olduğu, en yüksek gelirli yüzde 20’nin gelirin yaklaşık yarısına (yüzde 49.8), yüzde 5’in yaklaşık dörtte birine (yüzde 24.3) konduğu bir ülkede medyan gelir, yani 2022’deki 85 milyonluk nüfusun tam ortasındaki 42.5 milyonuncu yurttaşın geliri de ortalama gelirin oldukça altındadır. O da göreceli yoksullaşan bir kişidir. Öyleyse, yoksulluğu medyan üzerinden ölçmeye çalışmak baştan hatalıdır.