Enflasyon Raporu’nda dikkat çeken diğer bir nokta, 54 sayfalık bir metinde enflasyonu yukarı çeken etmenler tartışılırken şirket ve banka kârlarının hiç zikredilmemesiydi. Halbuki dünyada kârların enflasyona etkisi konusunu Avrupa Merkez Bankası ECB, IMF ve Uluslararası Ödemeler Bankası BIS gibi uluslararası mali kuruluşlar bile gündemlerine alıyor. “Satıcı enflasyonu” denilen şirketlerin fırsattan istifade aşırı fiyatlandırmaya yönelmesi olgusu yakından inceleniyor. Bizim Merkez Bankası ise bozulan fiyatlama davranışları gibi kaçamak ifadelerle kârları telaffuz etmekten kaçınıyor.
Gaye Erkan yaptığı sunuşu orta vadede enflasyonu tek haneye indireceklerini vurgulayarak bitirdi. Ancak On İkinci Kalkınma Planı’nda 2024-2028 arasında ortalama yüzde 5 büyüme oranı tutturulacağı söyleniyor. Orta Vadeli Program’da ise 2024’te yüzde 4.0, 2025’te yüzde 4.5, 2026’da ise yüzde 5 büyüme öngörülüyordu. Her iki belgenin uyumlu olması gereğinin gözetildiğini varsayarsak, demek ki 2027-2028’de yüzde 6 gibi çok yüksek büyüme oranları hedefleniyor. Büyümenin trendin bu denli yukarısına çıktığı bir dönemde enflasyonun yüzde 5’e inmesi hiç gerçekçi görünmüyor. Bu da; bir bütün olarak düşündüğümüzde, ekonomi yönetiminin hayal dünyasında gezindiği izlenimini güçlendiriyor.