Dr. FEYZA BAYRAKTAR
@FeyzaBayraktar_
info@feyzabayraktar.com
Geçen haftalarda sosyal medyada en fazla konuşulan konulardan biri yaşam koçluğuydu. Hayli iddialı bu meslek adı, ‘Ben hayatın sırrını çözdüm, nasıl yaşanacağını iyi biliyorum ve bunu sana da öğretebilirim‘ mesajı veriyor ki kendisini yaşam koçu olarak tanıtan birçok kişi de insanlara ‘şifacı’ edasıyla yaklaşıyor.
Çocukluk travmalarını yok edeceğini vadedenler, bilinçaltını temizleyeceğini öne sürenler, problemlerin ancak önceki hayata seyahat ederek düzeltilebileceğini söyleyenler, yani ortak amaç için ama farklı yöntemler kullanıp kendisini yaşam koçu olarak tanıtanlar var. Amaçları, insanların geçmişte yaşadığı acıların gölgesinden kurtulmasına -sözde- yardım etmek.
Bunu yapmaya çalışırken kullandıkları yöntemlerse bilimsellikten uzak olduğu gibi, birçoğu hayli tehlikeli; çünkü travmalardan özgürleştirdiği öne sürülen yöntemlerin çoğunun insanın kucağına yeni travmalar bırakması olası. Ayrıca, insanın aydınlanmayı beklerken zihninin içinde kaybolması, dolayısıyla yeni psikolojik problemlerle baş etmek zorunda kalması da mümkün. Örneğin, yatkınlığı olan bir insanın yaşam koçu müdahaleleriyle psikoza girmesi hiç de sürpriz olmaz.
Koçluk ne değildir?
Koçluk popüler olmaya başladığı dönemlerde endüstriyel ve örgütsel psikoloji alanında çalışan uzman psikolog sayısı azdı. Bu süreçte kurumsal hayatta yer alan insanların kariyer süreçlerinde destekleyici rol oynayan profesyonellere gereksinim duymasıyla koçluk eğitimleri yaygınlaştı. Kurumsal şirketler de koçluk eğitimi alan kişilerle çalışmaya başladı. Günümüzde hala birçok şirket çalışanı mesleki alanda kendini geliştirmek için koçluk alır.
Ne var ki koçluk alanında -başvuran kişinin problemi ne olursa olsun- psikolojik problemlerle çalışılmaz. Kariyer gelişimine, günlük rutindeki karar alma süreçlerine odaklanılır. Eğer koçluğa başvuran kişinin psikolojik problemleri varsa ruh sağlığı uzmanına yönlendirilir. Yani koçluk veren her kişi, kişisel gelişim başlığı dahil olmak üzere farklı başlıklar altında psikolojik problemlere dokunmaya çalışmaz.
Öte yandan, bugünlerde kendisini ‘yaşam koçu‘ olarak tanımlayan birçok kişi insanlaı acılarından özgürleştirmeyi vadettiği için koçluk kavramı -birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de- yanlış anlaşıldı.
Yaşam koçluğu ve kültler
Kişisel gelişim ve koçluk kavramlarının istismar edildiği, hezeyanlı bozukluklara eşlik eden farklı psikopatolojilere sahip insanların, dark triad kişiliklerin eline düştüğü tek yer Türkiye değil. ABD’ de de ‘yaşam koçluğu‘ ya da ‘kişisel gelişim‘ başlığı altında yapılan, insana zarar verme riski olan birçok yanlış uygulama var.
Tüm bunlar aslında yeni nesil din ( New Age religion ) olarak tanımlanabilir. Birazı ilahi dinlerden, birazı ilahi olmayan dinlerden alınan öğretiler ve ritüeller üzerine biraz yaratıcılık eklenince ortaya yeni kültler çıkıyor. Çocukluk travmalarının acılarını hala içinde hisseden, yolunu kaybetmiş, yalnızlık duygusunun ağında çırpınan, hedefleri belirsiz, duygularını sağlıklı yönetemeyen, varoluşsal sancıları atlatmakta güçlük çeken hemen herkes bu kültlerin içinde kendisini bulabilir ama hemen hiç kimse bir kültün parçası olduğunun farkında olmaz. Acılardan arınma ve aydınlanma amacıyla başvurduğu kişilerin kendisini paylaşılmış bir hezeyana ortak ettiğini anlaması güçtür. Uygulanan yöntemleri sorgulamaz; çünkü uygulayanın bir bildiği olduğuna inanır.
Ayrıca, insanı acılarından özgürleştireceğini vadeden yaşam koçlarının birçoğu da kült liderleri gibi manipülatiftir. Yani yaşam koçlarından bazılarının kült liderleriyle benzer psikopatolojileri paylaştığı göz önüne alınırsa insanları peşinden sürüklemek onlar için çocuk oyuncağı gibidir. Özellikle grup seanslarında diğer herkes aynı yöntemlerle şifa aradığı için yapılan her şey o gruba yeni girmiş bir insana normal gözükebilir. Bir de gruptan birkaç kişi daha önce uygulanan bu yöntemlerin kendisine iyi geldiğini iddia ederse -ki bu iyi gelme hali muhtemelen plasebo etkisidir- durum daha da normalleşir. Tüm bunlar kült ve benzeri yapılanmalarda da vardır.
Daha önce Adnan Oktar kültünden yola çıkarak ‘Gizli Tehlike: Kültler‘ başlıklı bir yazı yazmıştım. O yazımda kültlerin ortak özelliklerini detaylı şekilde anlatmıştım. Yaşam koçlarıyla ilgili tartışmalar gündeme düştüğünde aklıma ilk yazdığım o yazı ve kültlerle ilgili izlediğim belgeseller geldi. Birçok yaşam koçunun uyguladığı yöntemler ve onlara inanan insanların tutum davranışları bu yapılandırmaları andırıyor.
İnsanlar neden yaşam koçuna başvurur?
İnsanların yüklüce paralar ödeyip kendisini yaşam koçu olarak tanıtan insanlarda şifa aramasının farklı sebepleri var. Birçok insan ruh sağlığı uzmanlarına başvurmaya karşı hala ön yargılı. Yaşam koçuna gitmek daha makul gözüküyor. Ayrıca bazılarına terapiye gidip konuşmak boşa harcanan para gibi geliyor. Psikoterapi, sohbet etmekle karıştırılabiliyor.
Dolayısıyla, kişinin yaşam koçu tarafından uygulanan birtakım yöntemleri daha somut bulması ‘Bir şey yapılıyor‘ düşüncesinin oluşmasına sebep oluyor. Öte yandan, evet bir şeyler yapıldığı kesin ama ‘o bir şey‘in o insan için iyi mi kötü mü olduğu tartışılır!
Psikoterapide insan kendi değişiminin sorumluluğunu almak zorundadır. Yani değişmek için çaba harcaması gerekir. Değişim kadar kabul da önemlidir. Oysa travma temizlediğini iddia eden yaşam koçlarının birçoğuyla çalışırken kişinin böyle bir sorumluluk alması gerekmez. Bu sebeple daha cezbedici olabilir. Kısa zamanda, daha az çaba harcayarak çözüme ulaşmak iyi bir fikir gibi gelse de hayatta bir hedefe kısa yoldan ulaşmaya çalışmak her zaman daha fazla problem yaratır.
İnsan karmaşık bir varlıktır. Genetik altyapısı, ailesiyle ilişkileri, sosyo-ekonomik statüsü, akranlarıyla etkileşimleri, içinde yaşadığı toplum ve tüm bunları algılama biçimi insanın psikolojik durumu açısından önemlidir.
Her insan farklıdır. Ruh sağlığı uzmanları insanın ruh sağlığını etkileyen tüm etkenlerin farkındadır ve insanın acılarını tek bir sebebe dayandırmaz. Genellemeler yapmaz.
Oysa, kendisini yaşam koçu olarak tanımlayan ve insanları tedavi ettiğini ya da şifalandırdığını öne süren birçok kişi tek bir noktaya takıldığı gibi ‘kendini sevmek’ gibi genel kavramlar kullanır. İnsanlar sorularının cevaplarını tek bir noktaya bağlamayı, çoklu denklemlere tercih edebilir. Genellemeler ve klişeler rahatlatıcı olabilir.
Dolayısıyla, ruh sağlığı problemlerini tedavi ettiğini söyleyen yaşam koçlarına başvurmak bu açıdan da daha cazip gelebilir. Ne var ki ruh sağlığı alanında çalışmayan insanlar karşısındaki insanın kişilik örgütlenmesi ve psikolojik problemlerinden haberdar olmadığı için tedavi amaçlı uygulamaları ciddi hasarlarla son bulabilir.
Bazı insanlar kendisiyle ilgili ne kadar çok şey bilirse o kadar sağlıklı olabileceğine ve hayatındaki tüm problemleri çözebileceğine inanır. Özellikle günümüzde ‘kendini aşırı analiz etme’ salgın hastalık gibi büyüyor. Instagram postları üzerinden kendini tahlil etmeye çalışma, aynı anda onlarca kişisel gelişim kitabı okuma, kendini anlamakla ilgili birçok kursa katılma aslında insanın kontrol etme ihtiyacından kaynaklanıyor. Bazı insanlar ne kadar bilirse acılarını da o kadar iyi kontrol edebileceğini sanıyor; fakat hayatını yaşamaktan çok kendisini anlamaya çalışma süreci hayatı yaşamayı engellemeye sebep olabiliyor.
Farkındalık insanın değişimi ve gelişimi için önemli ama bir takıntı haline geldiği zaman değişimin önüne geçebilir. Ve farkındalık takıntısı olan insanlar, yaşamsal acıları farklı şekillerde iyileştirdiğini öne süren yaşam koçlarına kolayca bağımlı hale gelebilir. Dolayısıyla, kendisini anlama yolunda tonlarca para harcarken daha büyük bir çıkmaza girebilir.
Hazır yeri gelmişken eklemek isterim. Yoga ve meditasyon de kendi sınırlarından saptırılıp bazı kişiler tarafından istismar edilen alanlar arasında. Yoga ve meditasyon, rahatlatasbilir. Ama psikolojik problemleri tek başına çözmez.
Sessizlik uygulaması yapılan kamplar da herkes için yararlı değildir. Bazı insanlar için içe dönme, zemindeki birçok psikolojik problemi tetikleyebilir.
Dolayısıyla, psikolojik problemlerin tedavisi için ruh sağlığı uzmanlarına başvurmak ve bu tür etkinliklere katılmadan önce ruh sağlığı uzmanından görüş almak önemli.
Mutlaka ruh sağlığı uzmanından destek alın!
Acılardan arınmak için ateş üstünde yürümekten tutun da yaşam koçunun şifa aramaya gelenin tüm bedenine dokunarak uyguladığı yöntemler -ki bunun içinde birlikte havuza girilen bir yöntem de var- birçok insanın travmalarından arınıp iyileşeceğine inanarak çaldığı kapılarda maruz kaldığı şiddet ve istismardan sadece bazıları.
İnsanlara bir umut satmak, bir grubun parçası olduğunu hissettirmek, anlam arayışlarında onlara yalandan bir kapı açmak, tüm bu yöntem ve paylaşımların grubun dışındaki insanlar tarafından anlaşılamayacağını söylemek, tüm bu yöntemleri sorgulamayı ruhsal olgunluğa erişmemekle özdeşleştirmek kültlerde olduğu gibi yaşam koçlarının bazılarının etrafında topladığı insanlarla oluşturduğu gruplarda da var. İnsan akıl sağlığı yerinde bile olsa başkalarının hezeyanlarını paylaşabilir. Dolayısıyla, kültler dağıtıldığı zaman çoğu insan ‘Nasıl böyle bir şeyin içine girdim ve kaldım?!‘ diye kendisini sorgular. Yani insan çocukluk travmalarının acılarından özgürleşmek için çaldığı kapılarda farkında olmadan psikolojik şiddet ve cinsel istismara maruz kalabilir.
Bu sebeple de psikolojik problemlerin tedavisi için mutlaka ruh sağlığı alanında çalışan uzmanlara (psikiyatri uzmanları, klinik psikologlar, ruh sağlığı danışmanlığı alanında uzmanlaşmış
psikolojik danışmanlar gibi) başvurulması gerek. Ruh sağlığı alanında çalışan uzmanlar kendi mesleki
sınırlarını bildiği için gerektiğinde yönlendirme yaparak danışanın zarar görmesini de
engeller. Ayrıca, ruh sağlığı uzmanlarından sadece kriz odaklı müdahaleler için değil, psikolojik problemleri önleme ve gelişme açısından da yararlanılabilir.
Ülkece zor dönemlerden geçiyoruz. Depresif ve kaygılı hissetmemiz olağan. Toplumsal travmalar bireysel travmaları tetikler ve pandemiden bu yana bireysel hayatlarımızda da daha fazla zorlanmamız mümkün. Ruh sağlımız önemli. Destek almak için şifa, tedavi vadeden yaşam koçlarına değil, alanında uzman ruh sağlığı çalışanlarına danışın.