1950 ile 2023 14 Mayıslarını Erdoğan’ın istediği gibi bir eşleşmeden asıl alıkoyan, her iki dönemdeki toplumsal güçler ve sınıf ittifaklarının belirleyici pozisyonudur. 1950 DP iktidarı, uzun savaş yılları boyunca –karaborsacılık, istifçilik, varlık müsaderesi de dâhil– bir dizi yolla güçlenen büyük toprak sahipleri ve ticaret burjuvazisinin ittifakına dayanıyordu. Savaş yıllarının ağır ekonomik koşullarında en büyük kayıpları yaşayan işçiler, meslek sahipleri, memurlar ve küçük üretici köylüler de büyük oranda bu ittifakın hegemonyası altındaydı. Tarım-ticaret burjuvazisi ile halk sınıflarının geniş kesimlerinin rızasına dayalı bu tarihsel blok, 1950’de iktidarı değiştirdi. Oysa bugün Erdoğan, zaten büyük nesnel sorunlarla karşı karşıya olan 20 yıllık bir iktidarı değiştirmeye değil ‘korumaya’ çalışıyor. Üstelik Türkiye hâkim sınıfları arasında benzer ölçekte bir ittifaka, bir hegemonik güce sahip değil. Elinde, temsil ettiği sermaye kesimleri ve bürokratik elitin gözü kara ihtirasları ile devlet aygıtlarının şiddet ve imtiyaz olanakları var.
Fakat Erdoğan’ın rakibi pozisyonundaki resmi muhalefet de gerek kapsayıcı bir sınıf ittifakı ve hegemonyadan gerekse cesaretten yoksun. Bu neredeyse ‘pat’ durumu, 2023 seçimlerini, 1950’den çok farklı ve özgün bir politik kırılma sürecine dönüştürüyor. Tekinsiz ve sürprizlere açık bir süreç…