“Emir geldi, ‘Bu senin, keseceksin’ dedi. ‘Kesemem’ dedim, kızdı. Arkadaşlarıma baktım, kabul ettim. Halkın içine götürdük, beremi taktım. Kestim…”
Bu sözler IŞİD’e katılarak dokuz ay boyunca savaşan Ankara Hacıbayramlı C.A.’ya ait.
BirGün’den Doğu Eroğlu’nun konuştuğu cihatçı C.A Irak’ta bir peşmergenin kafasını nasıl kestiğini soğukkanlılıkla anlatıyor.
Türkiye bana garip geliyor
Kendisine ‘kelleci’ lakabı takıldığını söyleyen C.A, IŞİD’in işkence yapmadığını şu sözlerle savunuyor: “Rabbim ayette, ‘Kâfirleri gördüğünüz zaman boyunlarını kesin’ diyor. Biz işkence etmiyoruz; ya kafasına sıkıyoruz ya da Allah’ın dediği gibi boynunu kesip atıyoruz. Bunlar kısas oluyor.”
Türkiye’ye döndükten sonra adaptasyon sorunu çektiğine de değinen C.A “Görüyorsun, insanlar açık açık… Doğduğum büyüdüğüm Türkiye bana bir garip geliyor. Sanki ben ya Irak’ta doğmuşum ya da Suriye’de doğmuşum gibi hissediyorum. Bir de biz alıştık artık çatışmaya girmeye” diyor.
Cariye pazarı var ama…
C.A., “IŞİD’in işgaliyle kadınların ve çocukların savaş ganimeti sayılması, seks kölesi olarak satılması gibi uygulamalar tartışılıyor. İslam Devleti içindeki durum uluslararası basında çıkandan farklı mı?” sorusunu ise şöyle yanıtlıyor: “Vallahi Rakka’da beş ay kaldım, pazarda bir karı görmedim. Tamam, cariye pazarı var. Pazar dediğim de ev; öyle açıkta mal sergiler gibi değil. Eve gidersin, beğenir, parasını verir, alırsın. İmam nikâhını yaparsın, artık o senin himayendedir. İster hediye et, ister azad et.”