Fethullah Gülen’le ilgili yayınlanmamış kitabından ötürü hapis yatan gazeteci Ahmet Şık, AKP hükümetinin Zaman ve Samanyolu’na yönelik operasyonuna yönelik eleştirilerini sürdürüyor. Operasyonu dün Twitter’dan ‘faşizm’ diye niteleyen Şık, bugün de gazetesi Cumhuriyet’te kaleme aldığı yazıda, ”Prensipler söz konusuysa doğru sözleri yanlış kişiler için söylemekte beis yok. Çünkü şimdi susarsak, sonra konuşmaya hakkımız ve fırsatımız olmayacak” ifadelerini kullandı.

Ahmet Şık
Cemaat’in ‘kendi yarattığı sistemin tokadını yemesini’, Nazi Almanyası’nda Adolf Hitler’in kendi vurucu milislerini 1934’te ortadan kaldırdığı ‘Uzun Bıçaklar Gecesi’ne benzeten Şık, şöyle yazdı:
‘Kendi yarattığı faşizm’
‘‘Ve işte, hem iyi hem zalim bu öğretmen beni bir kez daha sınıyor. Kolay bir sınav da değil: “Cemaatçilerin hak ve özgürlüklerini Cemaat’e rağmen savunmak. “Cemaat’e rağmen” denilmesinin haklı sebepleri olduğundan kimsenin kuşkusu yok. Yakın geçmişin iktidar ortağı iken tuzak ve komploların aklı, polis ve yargıdaki tetikçisi, medyadaki celladı olan Cemaat, şimdi kendi yarattığı faşizmin içinde boğuluyor.”
‘Cemaat medyası‘ için ‘‘Birkaç yıl önce kriminalleştirdikleri meslektaşları için “Gazeteci değil teröristler” yaftasını dolaşımda tutup, infazlarda rol oynayanlar bugün basın özgürlüğünün öneminden bahsediyor” ifadesini kullanan Şık, şöyle devam etti:
‘Öğrenecekler mi? Hayır’
”Bu ülkenin makûs kaderidir. Sistemin tokadını yemeyen demokrasinin de, demokrasiyi var kılan değerlerin de kıymetini öğrenemez. Tokat atan pozisyonundan tokat yiyene dönüşen Cemaat’in demokrasiden ve basın özgürlüğünden bahsetmesinin nedeni de budur. Öğrenecekler mi, emin değilim. Hele ki kirli geçmişiyle ve o geçmişin üzerine bir gelecek inşa etmeye çalıştıklarıyla birlikte düşünüldüğünde, vereceğim yanıt kesin bir ‘hayır’ olur.”
‘Asıl zor sınav, özeleştiri yapmakta’
Şık, bu kanaatine rağmen ”İtirazım var” diyerek; ”Eğer ki buna itiraz etmezsek totaliter rejimlerin en güçlü silahı olan suskunluğun her seferinde bizi vurmasını da kanıksamış olacağız. Kötü gazeteciliğe dair söyleyeceğimiz, beğenmemek ve eleştirmekten ibaret. Kendi adıma benim yapmaya çalışacağım bundan ibaret ki zor değil” diye devam etti.
İşin zor kısmının ‘samimi bir özeleştiri’ yapması gerek Cemaat medyasına düştüğüne dikkat çeken Şık, ”Silivri’den çıkarken yaptığım konuşmayı da verdiğim sözü de unutmuş değilim. Bu komploları düzenleyenler o cezaevine girecekler” ifadesini kullanıp yazısını şöyle sonlandırdı:
‘Şimdi konuşmak zamanı’
”O gün yargılananlar sadece Cemaat’in kontrgerilla faaliyetleri yürüten mensupları değil, tetikçilerinin sırtını sıvazlayan Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere dönemin muktedirleri de olacak. Ancak o günün gelmesi için, özgürlükçü, kalıcı ve yaygın bir demokrasiyi Türkiye’de var kılmak için şimdi konuşmak zamanı. Prensipler söz konusuysa doğru sözleri yanlış kişiler için söylemekte beis yok. Çünkü şimdi susarsak, sonra konuşmaya hakkımız ve fırsatımız olmayacak.”