Önce Gezi davasından tutuklanan, ondan beraat ettikten sonra 15 Temmuz soruşturması gerekçe gösterilerek yeniden tutuklanan Osman Kavala, bu kez de ‘casusluk’ suçlamasıyla tutuklandı. Son, yani üçüncü tutuklama, Kavala ile ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ek savunma için hükümete verdiği sürenin dolmasından bir gün önce gerçekleşti.
Benzer bir ritmi HDP’nin tutuklanan Genel Başkanı Selahattin Demirtaş örneğinde de görmüştük. AİHM, 20 Kasım 2018’de, iki yıldır cezaevinde olan Demirtaş’ın tutukluluğunun sona erdirilmesi gerektiğine hükmetmişti. Avukatlar bunun üzerine tahliye başvurusu yaptı. Mahkeme de AİHM’nin kararının kesinleşmediğini belirterek Demirtaş’ın tutukluluğunun devamına karar verdi. AİHM’nin kararının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan “Karar bizi bağlamaz, karşı hamlemizi yapar işi bitiririz” dedi. Ve İstanbul 26’ncı Ağır Ceza Mahkemesi, 2013 Newroz’undaki konuşmaları nedeniyle ‘Terör örgütü propagandası’ yapmak suçundan Demirtaş’ı dört yıl sekiz ay hapse mahkum etti.
Kendi bekası için tehdit gördüklerinin üzerine beton dökmeye hevesli bu yapı ile ‘Böyle bir şey olabilir mi?’ diyerek mücadele edilemeyeceğini hatırlatmaya gerek var mı?