Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Moskova’daki zirvesinde İdlib için mutabakat çıkmadı.
80 dakikalık baş başa görüşmeden sonraki basın toplantısında İdlib’de Suriye hükümetinin ilerlemesi, sivillerin bombardımanı ve Türkiye sınırına doğru gelen göç dalgası konularında ‘ortak bir dil’ kullanılmaması dikkat çekti.
Putun, önceki Astana ve Soçi mutabakatlarına işaret etmekle yetindi. Rus lider, Türkiye ile ABD arasında varılan ‘güvenli bölge’ mutabakatı konusunda ise “Türkiye’nin güney sınırlarında bir güvenlik bölgesi oluşturulması, Suriye’nin toprak bütünlüğü açısından olumlu bir adımdır” diyerek bir anlamda ABD ile Türkiye’nin ortak mutabakatıyla oluşturulan yapılanmaya ilk kez destek verdi.
Erdoğan ise şunları şöyle dedi: “Eylül ayında Soçi’de vardığımız mutabakatla İdlib’de nispi istikrarı sağlamıştık. Geçen sene sayın Putin ile çok hassas bir dönemde kritik bir adım atarak İdlib’de insani trajedinin önüne geçmiştik. Ancak rejimin mayıs ayından beri sivilleri ve sivil altyapıyı hedef alan saldırıları İdlib’de tesis ettiğimiz sükuneti maalesef bozdu. Bu saldırılar Soçi Mutabakatı’nı hayata geçirme çabalarımıza da sekte vurdu. İdlib’de rejim saldırıları sonucunda mayıs ayından beri 500’ü aşkın masum insan hayatını kaybetti, 1200’ün üzerinde sivil yaralandı. Yüz binlerce İdlibli şu anda evlerini, yuvalarını terk etmek zorunda kaldı.”
Erdoğan, 3,5 milyon Suriyelinin yeni bir insani felaketle karşı karşıya kaldığını, yerinden olanların önemli bir kısmının Türkiye sınırlarına yöneldiğini belirterek şöyle devam etti: “Rejimin terörizmle mücedele bahanesiyle sivillere karadan ve havadan ölüm yağdırması kabul edilemez. Sivilleri hedef alan saldırılar radikal unsurları da maalesef güçlendirmektedir. Rejimin kışkırtmaları, bölgedeki askerlerimizin can güvenliğini riske etme boyutuna varmıştır. Buradan şunu da ifade etmek istiyorum, meşru müdafaa hakkımız, özellikle sınırlarımız boyunca bizi müdafaaya sevk etmektedir. Tabii gereken adımları da gereken zamanda atmak durumundayız. Ülkemizin bu konudaki kararlılığını değerli dostum Putin’e de bizzat ifade ettim. İdlib’de sükunetin sağlanması için Astana ruhu çerçevesinde çalışmaya hazır olduğumuzu bir kez daha vurguladım. Soçi mutabakatıyla üzerimize düşen sorumlulukları ancak rejimin saldırılarına son verilmesiyle yerine getirebiliriz. Zaten bildiğiniz gibi eylül ayının ortalarında Türkiye’de yapılacak üçlü zirveyle süreci devam ettireceğiz ve bu süreç bölgenin barışına önemli katkılarda bulunması lazım ki temennimiz Cenevre öncesi çok daha önemli adımları atmış olalım.”
Fırat’ın doğusundaki durumu da istişare etme fırsatı bulduklarını dile getiren Erdoğan, “Bu vesileyle Suriye’nin toprak bütünlüğüne bağlılığımızı bir kez daha teyit ettik” dedi.
Rusya’nın yanı sıra İran ve BM ile yürütülen çabalar neticesinde Suriye için anayasa komitesinin kuruluş çalışmalarında son aşamaya gelindiğini aktaran Erdoğan, şunları ifade etti: “Son pürüzleri de gidererek komitenin ilanını en kısa sürede yapmak istiyoruz. İki ülke olarak birbirimizin güvenlik hassasiyetlerinin farkındayız. Bugüne kadar değerli dostumla Suriye’nin istikrarı yolunda önemli adımlar attık. İnşallah önümüzdeki dönemde de bu çabaları sürdüreceğiz. Gayemiz akan kanın durması, komşumuz Suriye’nin 8 yıldır özlemini çektiği huzur ortamına bir an önce kavuşmasıdır.”
Rusya Devlet Başkanı Putin ise şöyle dedi: “Rusya ve Türkiye, Suriye krizinin çözümünde en verimli süreç olan Astana formatındaki çalışmalarını verimli bir şekilde sürdürmektedir. Türkiye Cumhurbaşkanı ile İdlib’de teröristlerin ortadan kaldırılması ve yapılması gerekenler için anlaşma sağladık. İdlib’deki durum hakkında derin endişe duyuyoruz. Türkiye ile teröristlerin yok edilmesi için ek tedbirlerin çerçevesini belirledik.”
Putin’den ‘güvenli bölge’ye olumlu yaklaşım
Erdoğan, Münbiç ve Fırat’ın doğusu ile Türkiye-Suriye sınırı boyunca ABD ile mutabakat çerçevesinde ‘güvenli bölge’ konusunda da şöyle konuştu: “Münbiç’teki terör örgütünün, Kobani ve doğuya doğru bölgeyi terk etmesini, güvenli bölge sözünün yerine getirilmesini istiyoruz. Bu tacizler devam ettiği sürece bizim eli kolu bağlı durmamız mümkün değil. Şu anda sınırlardaki hazırlıklarımızın hepsi bunun içindir.”
Putin ise şöyle karşılık verdi: “Türkiye’nin güney sınırlarında bir güvenlik bölgesi oluşturulması, Suriye’nin toprak bütünlüğü açısından olumlu bir adımdır. Türkiye’nin hassasiyetlerini çok iyi anlıyoruz. Sınırlarındaki güvenliğini sağlaması lazım, bu Türkiye’nin meşru hakkıdır.”
Rusya ile savunma sanayii işbirliği
Rusya ve Türkiye’nin savunma sanayii işbirliği ve S-400 teslimatları konusunda ise iki liderin ortak bir tutum içinde olduğu gözlendi. Görüşme öncesi MAKS 2019 Fuarı’nı gezen Erdoğan, ziyaretinin Rusya Federasyonu’nun havacılık ve uzay alanlarında ulaştığı seviyeyi yerinde görmelerini sağladığını söyledi.
Erdoğan, şöyle dedi: “İnşallah bu sene turizmde yeni bir rekora koşuyoruz. Ülkemizde ağırladığımız Rus turistlerin sayısı yılın ilk 6 ayında yüzde 14 artarak 2,7 milyona ulaştı. Karşılıklı Kültür ve Turizm Yılı etkinlikleri de başarıyla devam ediyor. Savunma sanayiinde S-400 sistemlerinin teslimatının başlaması dahil müspet adımlar atıyoruz. Nitekim bugün ikili görüşmemizde de savunma sanayiine yönelik birçok alanda neler yapabiliriz, ne gibi adımlar atabiliriz, bunları ele alma fırsatını bulduk.”
Putin ise Türkiye’nin ABD ile S-400 hava savunma sistemlerini alması yüzünden yaşadığı F-35 savaş uçağı krizi konusuna da dolaylı olarak değinerek, alternatif olarak Rus savaş uçakları için ortak girişim önerdi. Putin, şöyle dedi: “Su-35 uçağı konusunda ortak çalışmalar yürütülebilir. Su-57 üzerinde de iş birliği yapılabilir. İmkanlarımız çok.”