Gerek adalet gerekse tarih konularında gerçekleri saptıran söylemleri sürekli tekrarlayarak ve emrindeki medyaya da sürekli tekrarlatarak gerçeklere aykırı bir tarih ve bir adalet anlayışını topluma empoze etmeye çalışıyor.
Bu yeni dilin çok önemli iki kavramı var:
Mağduriyet.
Hükümet Darbesi.
Klasik örnekler, “Gezi Direnişi Hükümet Darbesi Girişimi”, “17-25 Aralık Hükümet Darbesi Teşebbüsü”, “28 Şubat Hükümet Darbesi” ve “28 Şubat Mağdurları” söylemleri.
Muhalefet de bu dile katıldığı zaman, iktidarın tarihsel gerçekleri ve adaleti yozlaştıran sürecine tam bir destek vermiş oluyor.
Gerçekleri saptıran ve adaleti yozlaştıran bu dil, sonradan bizzat iktidar tarafından “kumpas” olarak nitelenen, yargıçları ve savcıları mahkûm edilen, Ergenekon, Balyoz, Casusluk ve OdaTV davaları sırasında doruğa ulaşmıştı.
Birinci Silivri Trajedisi Dönemi’nde, Cumhuriyetin kurumları perişan edildikten ve bütünüyle iktidarın emrine alındıktan sonra, “FETÖ tarafından aldatıldık, Allah bizi affetsin” dendi.
Ama iktidarın emrine alınan yargı yoluyla toplum yapısının değiştirilme süreci ve bu sürece uygun yeni bir dil kullanımı yaygınlaşmıştı.