Kapatılan Özgür Gündem gazetesinin danışma kurulunda yer aldığı için ‘silahlı örgüt üyesi olma’ suçlamasıyla 43 gündür tutuklu bulunan dilbilimci Necmiye Alpay, cezaevi koşullarını anlattı: “Boyumun ancak sığdığı ranza, kullanamadığım alaturka tuvalet, beton avlu, merkezden yönetilen bir TV, her türlü bitkiyse yasak.”
Özgür Gündem gazetesi, İstanbul 8’inci Sulh Ceza Hakimliği’nin verdiği kararla 16 Ağustos’ta geçici olarak kapatılmıştı.
Özgür Gündem’in eski genel yayın yönetmeni Eren Keskin’in, yazarlarından Filiz Koçali’nin ve gazeteci Ragıp Zarakolu’nun evlerine polis baskını yapılmış, Aslı Erdoğan da gözaltına alınmıştı.
Hakkında gözaltı kararı bulunan Alpay, savcılık ifadesinin ardından ‘örgüt üyesi olduğu’ gerekçesiyle tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edilmişti.
Nöbetçi İstanbul 8’inci Sulh Ceza Hakimliği’nde sorgulanan Alpay, ‘öngörülen cezanın miktarı, gazetedeki yayınlar ve yazılar, gazete içerisindeki konumu ve serbest kalması halinde kaçacağı’ gerekçeleriyle ‘silahlı terör örgütüne üye olma’ ve ‘devletin birliğini ve ülkenin bütünlüğünü bozmak’ suçlarından tutuklanmıştı.
‘Üyesi olduğum tek örgüt Barış Vakfı’dır’
BBC Türkçe’den Rengin Arslan’ın sorularını yanıtlayan 70 yaşındaki Alpay, “Yargıç, kuvvetli suç şüphesine gerekçe olarak yakalama tutanağının içeriğinden söz ediyor. Oysa böyle bir tutanak yok, olması da olanaksız, çünkü ben yakalanmış değilim” dedi.
En son 3 Ekim’de, “Üyesi olduğum tek örgüt Barış Vakfı’dır. Herhangi bir silahlı örgütün ne üyesiyim ne sempatizanı” yazarak dilekçesini sunan ancak talebi reddedilen Alpay, tutuklu bulunduğu Bakırköy Kapalı Kadın Cezaevi’ndeki tuvaletlerin alaturka olduğunu ve bu durumun da kendisinin başlıca sorunu olduğunu belirtti: “Çünkü dizlerim nedeniyle o tuvaletleri kullanamıyorum.”
‘Bilgisayar için başvurmayı düşünüyoruz’
Alpay, kalmakta olduğu cezaevinin şartlarını şu sözlerle anlatmaya devam etti: “Beton bir avlu. Her türlü bitki yasak. Merkezden yönetilen bir TV’nin de olduğu bir ortak alan. İki kat üzerinden düzenlenmiş, ikili ranzaların bulunduğu 12 küçük oda. Ranzalar ve kapılar demir. Benim boyum yatay konumda ranzanın demirlerine ancak sığıyor. Alt ranzada dik oturamuyorum. Odalarla ortak alanın tamamına koğuş adı veriliyor. Avlu, koğuşa dahil. Her katta iki adet ortak duş var.”
Dilbilimci Alpay, cezaevindeki bir gününü de özetledi: “Gazete, dergi ve kitap gelebiliyor. Posta, yavaş olmakla birlikte işliyor. Kitap okuyabiliyoruz ancak yazmanın tek yolu defter kâğıt ve kalem. Bilgisayar için Adalet Bakanlığı’nın bireysel izni gerekiyor. Aslı Erdoğan’la ben bugünlerde bunun için başvurmayı düşünüyoruz. İnternet her durumda yasak, ancak koğuş dışı bir ‘bilgisayar odası’nda çalışma izni verilebiliyormuş. Tutuklandığımda bitirmek üzere olduğum bir kitap yarım kaldı. Milliyet gazetesinin kitap eki için sekiz yıldır her ay bir şaire odaklanarak yazdığım yazılar yarım kaldı. Kâğıt-kalem sistemiyle ve sınırlı kitap erişimiyle kısmi çalışmalara yönelmek zorunda kaldım. Ancak merak hatlarımda bir değişiklik olmadı.”