NUR BANU KOCAASLAN
Kimilerine göre CHP’nin kalesi, kimilerine göre seçim barajının gölgesinde bir Kürt seçmen deposu… Hem öğrenci hem emekli kenti… İzmir, seçimlerin önemli mihenk taşlarından.
P24’ün Ege seçim turu kapsamında, İzmir’in merkezi noktalarından Kemeraltı’ndayız. Bulmakta çok da zorlanmadan neredeyse her siyasi görüşten insanla konuşabiliyoruz. Farklı parti destekçilerinden farklı gerekçelerle birden çok ‘taze kan’ arayışına şahit oluyoruz. Keyfi yerinde olanlar da var, ters köşe cevaplarıyla şaşırtan da.
İzmir’de 2011 seçimlerinde CHP 26 milletvekilinden 13’ünü çıkarmış, AKP 11, MHP iki milletvekili kazanmıştı. AKP yerel seçimlerde yatırım odaklı bir kampanyayla Binali Yıldırım atağına geçse de, İzmir AKP’ye geçit vermemişti.
Son seçimlerin en önemli konularından biri ise cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Demirtaş’a yüzde 7.95 veren İzmir’in HDP’nin barajı geçmesine ne kadar destek olacağı.
Kemeraltı’nda kısa bir gezintiden notlar…
Artık sırayı başkasına versinler, taze kan gelsin
Seçimler için görüşlerini istediğimiz bir yurttaş ismini vermeden konuşmayı kabul ediyor, aslında bu başımıza çok kez geliyor, siyaset ancak isimsiz konuşulabiliyor.
“Bu sefer Ak Parti’ye vermeyeceğim. İki dönem verdik, üçüncü dönem artık onlar sıralarını versinler, başkaları yönetsin. Sırada yetişen gençlere versinler yerlerini. Taze kan diyelim. He güzel şeyler yaptılar ama artık yerlerini bıraksınlar.
Son zamanda yargıda yapılan müdahaleler beni böyle bir düşünceye sevketti. Bir mahkemenin verdiği kararı başka mahkeme kaldırıyor. Eskiden polisler hırsızları yakalarlardı, şimdi hırsızlar polisleri yakalıyor. Güzel şeyler de yaptılar ama yerlerini başka partiye bırakmalarını istiyorum. Biz sağ görüşlüyüz o yüzden MHP’ye vereceğiz.”
Bunlar zam vermedi ama saray yaptı
Bu sırada bir başka kişinin dikkatini çekiyoruz. Anket yapıyor olsak konuşmaya açık, ama gazeteci olduğumuzu öğrenince ‘Siyaset mi?’ diye soruyor hemen. Konuşması için zor ikna ediyoruz.
“Vallahi çok enteresan geliyor bana, kimin kazanacağını kestiremiyorum. Fikrimi değiştirdim. Kılıçdaroğlu bağırıyor emeklilere şöyle yapacağız, böyle yapacağız diye, onların zamanında hiç yapıldı mı evladım? Hiç değilse bunlar bir saray yaptı yavrum. Hem zam yapmadılar, hem saray yapmadılar. Bunlar da artırmadı ama en azından saray yaptı.”
Hangi partiye oy vereceğini soruyoruz ama kaçamak cevaplar veriyor, en sonunda MHP olduğuna hükmediyoruz.
‘Artık konuşmadan bin kere düşünüyoruz’
Kemeraltı içinde bir gölgede iki kadına sorularımızı yöneltiyoruz. Kamu çalışanı olduklarından isimlerini vermiyorlar ama konuşmaya da açıklar.
“2002’den beri doğru düzgün zam almadık. Diken üstündeyiz, önümüzü göremiyoruz. İşi bilen değil iktidarın yanında duran terfi alıyor. İlkokul mezunu müdür oluyor.”
Kutuplaşmanın gündelik hayata da sirayet ettiğini düşünüyorlar.
“Önceden kimse sorgulamıyordu. Şimdi biz de istemeden o noktaya geldik. Biz de korkuyoruz, herkes kendi kenarına çekildi. Eskiden bir kere düşünüp konuşacakken, şimdi bin kere düşünüyoruz.”
Üniversiteye hazırlanan bir oğlu olduğunu söylüyor konuştuğumuz kişilerden biri: “Yatırım yapıyorum çocuğuma, ders alıyor ama geleceğinden kaygılıyım. Bunlar gitsin.”
Seçimlerde CHP’ye oy vereceklerini kaydediyorlar.
Bal tutan parmağını yalar derler
AKP’li genç bir işletmeci de var. AKP’nin karşı karşıya olduğu yolsuzluk iddialarını çok da önemsemiyor, CHP’ye ise belediyeden ötürü çok kızgın.
“AKP’nin faydalı olacağını düşünüyorum. Yok çalıyor diyorlar ama zaten bal tutan parmağını yalar derler. İlla kim gelse çalacak onlara göre. Haberlerde görüyoruz yok oğlu yat aldı gemi aldı. Diğerleri hem çalacak hem iş yapmayacak. İzmir’de kaç seçimdir CHP alıyor ne yapıyorlar? Bu adamlar hizmet vermeye çalışıyorlar, işi bozan CHP. İzmirlilerde genelde CHP var. Belediyeye girin, işçiler ya CHP üyesidirler ya CHP’lilerdir.”
‘CHP’liyim ama Demirtaş’ı çok beğeniyorum’
Emekli öğretmen Sevil Atar’a yaklaşıp sorumuzu sorduğumuzda, “Tam yerine geldiniz” deyip anlatmaya başlıyor: “Başkanlık sistemi için bu seçimler çok önemli. Hükümetin değişmesini istiyorum. Kazanılmış haklarımdan vazgeçmek istemiyorum. Bu modern görüntümden kopmak istemiyorum.”
AKP seçmeni olmamış ama icraatlarından memnun kaldığı noktalar da olmuş: “Sağlıkta yapılanları özellikle beğeniyordum. Ama sağlıkçılardan duyduğum, bugün de kendim gördüğüm kadarıyla sağlıkta yaptıkları baştan savmacılığa da yol açıyor. Güven duyuyordum ama hırsızlık, yolsuzluk noktasında güvenimizi kaybettik.”
CHP’nin ekonomik vaatler konusunda geç kaldığını düşünüyor: “Ben CHP’liyim ama CHP’yi de çok eleştiriyorum. CHP emekliye, çalışna daha fazla şey sunmalıydı. Ben sosyal demokratım çok şükür.”
HDP’yi soruyoruz, barajı geçmesini istiyor ama devamı da var, Demirtaş’ı çok beğeniyor: “Liderlerini de beğeniyoruz. Demirtaş’ın halka hitabı çok güzel. Güzel cevaplar veriyor. Yakışıyor çok, göz de dolduruyor.”
Hem HDP’nin barajı geçmesini istiyor hem de Demirtaş’a adeta hayran, ama ‘bölücülükten ötürü’ seçimlerde oy veremeyeceğini söylüyor.
Meclis’te bile türbanlı var, rahat ediyoruz’
Bir masada başörtülü anne ve kızlarının yanına gidiyoruz. AKP’nin başörtü konusunda getirdiği düzenlemelerden memnunlar, oylarını AKP’ye vereceklerini söylüyorlar.
“Herkes bizi dışlıyordu. Hastanede, okulda, şimdi türbanlılar Meclis’e giriyor. Bu bize de güven veriyor.”
‘Kürdüm ama Demirtaş için HDP’ye oy vereceğim’
Levent Akgün başka bir çaycının işletmecisi. Karslı, uzun süredir İzmir’de yaşıyor, Kürt olduğunu söylüyor. Bundan önce AKP’ye oy verdiğini ama bu dönem oyunu ‘Demirtaş’a vereceğini’ açıklıyor.
“Ben bir Kürt vatandaşıyım, önceden AKP’yken şimdi HDP’ye vericem Demirtaş için. Kılıçdaroğlu bana samimi gelmiyor. Onun dönemini de biliyoruz SSK’da. Taze kan her zaman iyidir. Demirtaş’ın Kürt’ün Türk’ün de sorunlarını anlayacağını düşünüyorum.”
Cumhurbaşkanı olarak Tayyip Erdoğan’ı nasıl gördüğünü soruyoruz.
“Tayyip Erdoğan’ın uhdesini çıkardığını düşünüyorum. Hapse girdi, önce başbakan oldu, sonra cumhurbaşkanı. Bunlar olan şeyler.”
Peki ya yolsuzluk iddiaları?
“Bu ülkeye iyi şeyler de yapıldı. Başa gelen çalacak, bu ülkede anane gibi bir şey bu. Ben bundan pay almadım, baştakiler aldı. Gemicikler de ortaya çıkınca dini kullanarak yüzde 50 oy aldı Erdoğan. Onlar da iyiydi sonradan bozdu.”
Bu seçimde boykotçular da var
Kızlar Ağası’nda üç orta yaşlı erkeğin yanına gidiyoruz. ‘Yazabilecekseniz konuşalım’ diyorlar. İçlerinden birisi Kürt ve emekli öğretmen, gençliği siyasetle geçmiş, ancak PKK’ya karşı ve ayrılıkçı bir siyasi görüşü var. HDP’ye de bu yüzden karşı çıkıyor. Ömründe hiç oy kullanmamış. ‘Sömürgeci sistemin seçim sistemlerine karşıyım’ diyor.
‘Kadınların partisi, siz de oy verin’
Neredeyse her siyasi görüşten biriyle konuşmuşken, bir de ‘boykotçu’ bir yurttaşla karşılaştığımız için seviniyoruz. Yanındaki beyefendiye soruyoruz ‘Siz de mi boykotçusunuz?’ diye ama kesin bir şekilde ‘Hayır, ben HDP’liyim’ diye yanıtlıyor.
“Hele hele Selahattin Demirtaş’ı çok çok destekliyorum. Gençliği, karizması, hem akılcı tutumu, hem sade konuşması, vurucu olması beni çok cezbediyor. Kendisini dürüstlüğünden hiçbir şüphem yok.”
HDP’nin bölge değil Türkiye partisi olma yolundaki stratejisini destekliyor.
“Ben bir Kürt olarak kendimi Türkiye’den ayrı hissetmiyorum. Türkiye’nin her yeri benimdir, İzmir de Ağrı da. Kapsayıcı olmasından dolayı şu dönem daha çok önemsiyorum. Biz Türkiyeliyiz. Ama öz kültürümüzle, benliğimizle özgürce yaşamak istiyoruz.”
Konuşmalar boyunca sessiz kalan üçüncü beyefendi biz ayrılırken, “Bak kadınların partisi, sizin partiniz, HDP’ye oy verin” diye sesleniyor arkamızdan.