Siyasi ya da medyada kutuplaşma tartışmalarında kanımca en önemli sorun (var olduğunu kabul etsek bile) açıkça görünen kutuplar arası dengesizlik. Bir taraf hapis cezalarıyla, davalarla karşı karşıyayken diğer taraf İmamoğlu’nun Karadeniz gezisine katıldığı için linç edildiğinden yakınıyor. Biz Nagehan Alçı ile helalleşsek, hapisteki 25 Kürt gazeteci serbest kalacak mı? Diyeceksiniz ki, iktidar değişecek bunların hepsi “geçcek”. Ama ben muhalefeti ne Bekaert işçilerinin direnişinde, ne hapisteki gazetecilere destek verirken, ne de TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın ifade özgürlüğü mücadelesinde (bireysel desteklerin ötesinde) görüyorum.
Siyasi kutuplaşma terimine itiraz ettiğimde Polonyalı bir gazeteci “Bizdeki durum sizdeki kadar vahim değil” demişti, öyle mi acaba? Sorunları popülist iktidarların, beslediği medyayla yürüttüğü, sözde kültür savaşı paradigmasından çıkarmadan, toplumların örgütsüzlüğü ve gazeteciliği zayıflatan yapısal sorunları tartışmadan ulusal ya da uluslararası alanda çözmek mümkün mü?