Dünyada ilk kez ASC mikrokürecik teknolojisiyle oda sıcaklığında 30 gün dayanabilen aşı modeli tasarlayan ve patentini alan Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Nesrin Özören, geliştirdikleri Covid-19 aşısını anlattı.
Yaklaşık 10 yıllık çalışma sonucu dünyada ilk kez Boğaziçi Üniversitesi’nde geliştirilen ve dört kıtada patentlenen ASC mikrokürecik aşı taşıma teknolojisi ilk sınavını Covid-19’la verecek.
Prof. Dr. Nesrin Özören ve ekibinin TÜBİTAK ile Sanayi Bakanlığı’nın desteğiyle 10 aydır gece gündüz üzerinde çalıştıkları yerli Covid aşısında şöyle işliyor: ASC protein mikroküreciklerine dayalı platform aşı teknolojisiyle, corona virüsü yüzey proteini taşıyan ASC zerrecikleri vücuda verilecek ve akyuvar hücreleri tarafından algılanarak bağışıklık sistemini harekete geçirecek.
Üzerinde çalıştıkları aşının Covid-19’la mücadelede çığır açacağına inandığını belirten Prof. Dr. Özören şu bilgileri verdi: “Yeni teknoloji ile yaptığımız aşının tasarımını tamamladık, mikrokürecik üretiyoruz. ‘Corona’nın taç proteininin bir parçasını bu zerreciklere yüklüyoruz ve saflaştırma deneylerini yaptık. Buradan aldığımız pozitif sonuçların ardından da iki çeşit fare deneyi yaptık. Birinde karın içi, birinde de kas içi enjeksiyon denedik. Kas içi enjeksiyon, var olan aşılara benzer bir uygulama. Kıyaslamak açısından yaptık. Karın içi enjeksiyonda daha iyi sonuçları elde ettik. Tabii bunlar, var olan uygulama çeşitleri. Ancak mikrokürecik protein platformu olduğu için aşının uygulama yelpazesi daha geniş. Mukozal immüniteyi tetikleyecek burun için sprey ya da polio (çocuk felci) aşısı gibi ağızdan damla teknolojisini de kullanmak ve geliştirmek istiyoruz. Bunun için de her set hayvan deneyini ayrı planlamamız gerekiyor. Yani kas içi yaptığınız uygulamayla burun içi spreyi aynı deneyde bakamıyorsunuz. Biz şimdi, burun içi uygulama ya da ağızdan uygulamayı da test edeceğiz hayvanlarda. Bunların hangisinde en iyi sonucu alırsak diğer aşamalara geçeceğiz.”
Prof. Dr. Özören, hayvan deneylerinde aşının uygulanma şekline karar verdikten sonra virüs nötralizan testleri ve ACE 2 transgenik fareleri canlı virüse maruz bırakılarak yapılan ‘challenge‘ testlerine geçileceğini ve buradan elde edilen sonuçlara göre birinci faz insan deneylerinin tasarlanacağını belirtti.
Boğaziçili profesör yaz aylarını işaret ederek şunları söyledi: “Hayvan deneylerinde her şeyden tam emin olduktan sonra insanlar üzerinde denenecek olan TİTCK’ya faz çalışma dosyası hazırlayacağız. Ardından da insan deneylerinin yapılacağı Faz 1 merkezi ile yani hekimler ve farmakologlarla birlikte ortak bir çalışma protokolümüz olacak. Faz çalışması dosyasının hazırlanması ve ilk aşıların üretimi sonrası stabilite ve toksisitesi testlerinin ardından her şey yolunda giderse insanda da ilk uygulamaları yaz başı gibi yapmayı düşünüyoruz.”
Prof. Dr. Özören, geliştirdikleri aşının mutasyonlara da adapte edilebileceğini belirterek “Türkiye’de baskın olacak bir varyanta yönelik kodlama değişikliklerini yapıp aşıyı yeniden dizayn edebiliriz” dedi.