Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’ın “Türkiye pastörü teslim etsin kriz anında biter” sözleriyle Türkiye’yi ekonomik savaşın hedefi haline getirdiğini itiraf ettiğini öne sürdü.
24 Haziran seçimleri öncesi başlayan Türk Lirası’ndaki düşüş, ABD’nin İzmir’de ev hapsinde bulunan pastör Andrew Craig Brunson’ın serbest bırakılmaması nedeniyle Türkiye’ye yönelik yaptırımlara başlamasının ardından çıkan siyasi krizin ardından zirveye çıkmıştı. ABD tarafı, Türkiye ile sorunların çözümüyle ilgili müzakerelere pastörün serbest bırakılmaması durumunda devam etmeme kararı almıştı.
John Bolton önceki gün konuyu değerlendirirken “Türk hükümeti Brunson’ı serbest bırakmayarak büyük bir hata yaptı. Her gün bu hatayı yapmaya devam ediyorlar. Bir Batılı ülke ve NATO müttefiki olarak doğru şeyi yaparak Brunson’ı şartsız serbest bırakmaları durumunda kriz anında çözülür” demişti. Bolton Katar’ın Türkiye4ye yapacağını söylediği 15 milyarlık yatırımın Türk ekonomisine yeterli faydayı sağlamayacağını da dile getirmişti.
Reuters’e konuşan İbrahim Kalın, John Bolton’ın açıklamalarının“Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Rahip Brunson davası da hukuki bir davadır. Şahıs hakkında devam eden bir yargı süreci vardır. ABD’nin yargı sürecini yok sayarak bir takım taleplerde bulunması elbette kabul edilemez. ABD kendi ülkesinde yapamadığını bir başka ülkeden talep edemez” dedi.
Öte yandan Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla’nın, FETÖ’nün bir kumpası olarak görülen dava sonucunda haksız bir şekilde ceza aldığını herkesin bildiğini belirten Kalın şöyle devam etti: “Aynı şekilde Halkbank’a yönelik bir takım haksız ve mesnetsiz suçlamaların gündeme getirilmesi ve bu kamu bankamızın yıpratılmak istenmesi de kabul edilemez. Burada amacın İran yaptırımlarıyla ilgili hakikatlerin ortaya çıkartılmak olmadığı, tersine saygın kurum ve kişilerin itibarsızlaştırılması ve haksız cezalar kesilmek istendiği anlaşılmaktadır. Türkiye olarak bu süreçten son derece rahatsız olduğumuzu ifade ediyoruz.”
Bolton’ın Türkiye’deki ekonomik durum ve Katar’ın yatırım kararıyla ilgili söyledikleri daha vahim bir durumu işaret ettiğini belirten Kalın bu konuda da şu değerlendirmeyi yaptı: “Zira bu ifadeler, Trump yönetiminin bir NATO müttefikini ekonomik savaşın hedefi haline getirdiğinin itirafıdır. Fakat bu mesele Türkiye ile sınırlı değildir. Trump yönetimi bugüne kadar Meksika, Kanada, Küba, Çin, Rusya, İran, AB, Almanya ve diğer ülkelerle benzer çatışmalara girmiş ve ticaret, vergi ve yaptırım gibi unsurları küresel bir ticaret savaşı başlatmak için kullanmak niyetinde olduğunu göstermiştir. Oysa bu yaklaşım serbest piyasa kurallarına aykırı olduğu gibi vergi kararları Dünya Ticaret Örgütü’nün kurallarına da aykırıdır. Bu yüzden Türkiye, Hindistan, Çin Halk Cumhuriyeti, İsviçre, Norveç, Kanada, Rusya, Meksika ve Avrupa Birliği çelik ve alüminyum ürünlerine ek vergi koyan ABD’yi Uluslararası Ticaret Mahkemesi’ne şikayet etti. Dolayısıyla ortada küresel bir sorun var. Türkiye ile ABD arasında yaşanan sorun, Trump yönetiminin dünya ile yaşadığı sorunların bir parçası olarak ortaya çıkmıştır.”
Türkiye’nin kimseyle ekonomik bir savaş başlatmak gibi bir niyeti yoktur. Fakat kendi ekonomisine ve yargısına yönelik saldırılara sessiz kalması beklenemez. Türkiye yasaklayıcı ve cezalandırıcı yaklaşımlara karşı dünyayla birlike hareket edecek ve ulusal çıkarlarına her zeminde sahip çıkacaktır.”