Şeyhin ölümünün ardından Menzil’in bölüneceği düşünülüyor ama Cemaat bölünsün veya bölünmesin, mevcut dinamikler Türkiye’nin çok ciddi bir laiklik sorunu olduğunu gösteriyor. Anaakım muhalefet kabullenmese de durum bu. Cemaatler sistemli şekilde yoksullaştırılan halk kesimleri içinde yayılmaya devam ediyor.
Son seçimlerin ardından birçok kişi, haklı olarak niçin yıllardır oy verme davranışlarının değişmediğini sorguladı. Aslında cevap tam olarak burada. Prof. Dr. Kemal Karpat, İslam’ın Siyasallaşması adlı kitabında, Türkiye’de Nakşibendiliğin 8-10 milyon arasında sempatizanının bulunduğunu ifade ediyor. Bugün Menzil Cemaati’nin tabanının 700 bin ile 1,5 milyon arasında olduğu varsayılıyor. Bu kitle, ülkedeki toplam seçmenin %2’sine tekabül ediyor. Düşünün ki Türkiye’de irili ufaklı onlarca cemaat var…
Cemaat ve tarikat ağlarıyla sarmalanan kesimler, siyasete çağdaş bir perspektiften bakmak yerine, olan biteni içinde oldukları paralel dünyanın önkabullerine göre algılıyor. İtaate dayalı bu dünyada akla, eleştiriye ve hak mücadelesine yer yok. Muhalefet bu düzene meydan okumak yerine, cemaatlere şirin görünerek kendine burada alan açmaya çalışıyor. Oysa mesele demokrasi ve emekse, laiklik bir tercih değil zorunluluktur. Fakat memlekette bunu sosyalistlerden başka anlayan yok.