Erdoğan, Sisi yanlılarının müdahale ettiği meydandaki Müslüman Kardeşler mensuplarına destek için 17 Ağustos 2013’te yaptı ilk kez o işareti. Bursa’da konuşuyordu. Sözlerine “Mısır’da iki tablo var, bir firavunların izinden gidenler, iki Musa’nın izinden gidenler” diye başladı. “Sisi pisi, ne olursa olsun, bunlar gidicidir” diye devam etti. Hamas’ı terörist saymıyordu ama ona göre Mısır terör devletiydi: “Bu terör devletine destek verenler de onlarla beraber yargılanacaktır”. Konuşmasının sonunda “Rabia selamıyla, selamımı veriyorum” diyerek elini kaldırdı. Dört parmağı havadaydı.
Erdoğan’la kalmadı. Onu destekleyen Emre Belözoğlu gibi futbolcular aynı gün gol sevinçlerini “rabia”yla yaptı. Erdoğan’ın Müslüman Kardeşler desteği ertesi gün Arap gazetelerinin sayfalarını süslüyordu. Erdoğan terörist ilan etti, “gidici” dedi, yargılanacağını söyledi ama Sisi’nin sonu öyle olmadı. Aksine Arap devletleri bile Müslüman Kardeşler’in karşısında yer aldı. Dönemin Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Öztürk, Yeni Şafak’ta şöyle anlattı:
“Mısır’da bu işareti yapmak yasaklandı ve yapanlar hapse atıldı. Ardından Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Kuveyt’te de yasaklandı.”
Erdoğan tersini beklerken Müslüman Kardeşler, hem Batı’da hem para beklediğimiz Arap dünyasında terörist olmuştu! Erdoğan’ın işarete yüklediği anlam da işte böyle değişti. “Rabia”ya yeni bir anlam buldu: “Tek millet, tek devlet, tek vatan ve tek bayrak”. İçeriği değişince rabia da içe dönük yerli bir sembole dönüştü. Nitekim Erdoğan da ilişkileri kestiği, terörist ve Firavun ilan ettiği, meydanlarda Kılıçdaroğlu’nu benzettiği Sisi ile kucaklaştı.