Bu noktada AKP içinde yaşanan bir tartışmayı da Ankara’yı yakından takip edenlerin verdiği bilgiler üzerinden aktarayım:
“AKP ve Beştepe içinde bir kanat, ‘1994 ruhu diyenler YRP ve Saadet’e, 2002 kodlarına dönmek isteyenler Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’na katılsın, 15 Temmuz’dan sonra oluşan ittifakı isteyenler de parti içinde kalsın’ diyordu. Dünkü konuşma, 15 Temmuz 2016’da yaşanan darbe girişiminin üzerinden oluşan yeni paradigmaya bir bakıma sahip çıktı.”
Hatta Erdoğan’a göre; AKP-MHP ortaklığı seçimden birinci parti çıktı. AKP Genel Başkanı’nın esas cümleleri “teşkilatlara” oldu. Önce, 31 Mart sürecinde çalışan kadrolara teşekkür etti ve ekledi: “Şimdi bakıyorum AK Parti’nin oy oranları üzerinden bir taraf sevinç çığlıkları atıyor bir taraf olumsuz tablo çizip teşkilatlarımızın moralini bozmaya dönük kampanya yürütüyor. Bunlar AK Parti’nin nasıl bir parti olduğunu anlamamış. Bu hareketin kökleri çok derinde bir hareket olduğunu kavrayamamış. Biz bitti demeden hiçbir şey bitmez, bitmeyecektir. Bu ülkenin en dinamik partisiyiz, üye sayısı olarak Türkiye’nin en büyük partisiyiz. Biz seçmenin mesajını doğru okuruz, arızaları düzeltir tekrar yola koyuluruz. En güçlü halimizle ayaktayız. Bu seçim sonuçlarını fırsat bilerek AK Parti’yi yıpratmaya kalkışanları da gayet iyi biliyoruz. Eleştiri tamam ama AK Parti’yi eleştiri ya da özeleştiri maskesi altında hırpalamaya kalkışanlara asla müsaade etmeyiz.”
Bu cümlelerin satır araları da şöyle değerlendirildi: “Lider benim ve teşkilat/kadrolar moralinizi bozmayın.”