TUĞBA ÖZER
@tugbaaozerr
Bekir Bozdağ’ın yeniden adalet bakanlığı görevine getirilmesini kadın ve çocuk hakları açısından yorumlayan Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) gönüllüsü, avukat Hülya Gülbahar, “Altıncı yargı paketi öncesi yeniden göreve gelmesi kadınlar ve çocuklar için kötü bir haber. Hep birlikte tetikte olmamız gerek” diye uyardı.
2015 yılında ‘aile bütünlüğü, boşanma olayları ve aile kurumunun güçlendirilmesi amacıyla’ Meclis’te araştırma komisyonu kurulmuştu. Kamuoyunda ‘boşanma komisyonu’ diye bilinen ve Bozdağ’ın bakanlığı döneminde oluşturulan komisyonun raporunda yer alan birçok öneri, hak savunucuları ve örgütler tarafından ‘kadın haklarında geri adım’ olarak değerlendirilmişti.
Raporda, nafakanın sınırlandırılması, aile arabuluculuğu, istismara maruz bırakılan çocukların evlenmesi durumunda, failin cezasının ertelenmesi ya da kısmen affedilmesi gibi maddeler yer alıyordu. Bundaki düzenlemelerden bazıları geçen yıllarda adım adım yürürlüğe kondu. Aile arabuluculuğu ve nafaka sınırlandırılması gibi maddelerinse yakında Meclis’e gelmesi beklenen altıncı yargı paketinde yer alacağı konuşuluyor.
‘Bozdağ’ın hafızamızda özel bir yeri var’
‘Boşanma komisyonu’ toplantılarına sonradan dahil olan feminist avukat Hülya Gülbahar, Bozdağ’ın bu süreçteki kadın ve çocuk hakları açısından karnesini değerlendirdi.
“Kuşkusuz eski adalet bakanını Abdulhamit Gül’ün de icraatlarının alkışlanacak bir tarafı yoktu. Ama Bozdağ’ın kadınlar ve çocuklar açısından hafızamızda özel bir yeri var” diyen Gülbahar, şöyle konuştu: “Bozdağ’ın geçmiş dönemde adalet bakanlığına seçilmesiyle, kendisini seçen makamlara koşulsuz destek vereceği ya da o politikalarla uyumlu politikalar üreteceği belli olmuştu. Bakanlığı da buna uygun şekilde seyretti. Ne yazık ki, Türkiye’de kadınlar ve çocuklar açısından kazanılmış hakları tırpanlamak için kurulan, çocuklarla ‘Beş yıl sorumsuz ve başarılı evlilik’ yaşanması halinde istismarcıya af getirilmesini isteyen, dolayısıyla ‘çocuklarla cinsel ilişki’ ve evlilik yaşını indirmeyi amaçlayan ‘boşanma komisyonu’ raporunda bunu gördük. Bozdağ’dan bu rapora herhangi bir eleştiri gelmediği gibi 30 Mart 2016 tarihinde adalet bakanının görev alanına giren konularla ilgili komisyonda yaptığı sunumda 6284 sayılı Şiddet Yasası, Medeni Kanun ve Türk Ceza Kanunu’nda yapılması öngörülen değişikliklere ilişkin son derece tehlikeli önerilerde bulunmuştu.”
Bozdağ, ‘boşanma komisyonu’nda neler demişti?
Gülbahar, Bozdağ’ın getirdiği önerileri hatırlatarak şunları söyledi:
“Bu önerilerden biri; kadına karşı şiddetin kamu davası olmaktan çıkarılmasıydı. Kadına karşı şiddeti şikayete bağlı kılmak kadının üzerinde yeni şiddetler uygulanmasına yol açmak ve şiddeti cezasız bırakmak anlamına gelir. Bu nedenle 1 Haziran 2005’te yürürlüğe giren TCK’da kadına yönelik şiddetin bir kamu davası konusu olduğu, şikayetten vazgeçilmesi halinde davanın kamu adına devam edeceği yönünde düzenleme yapılmıştı. 2005’ten itibaren TCK’da en çok değiştirilmeye çalışılan madde budur ve Bozdağ da bunun için bakanlığının bir çalışma yaptığını açıklamıştı.
Gizli duruşma
Bozdağ yine sunumunda boşanma davalarının gizli duruşma şeklinde yapılmasını önermişti. Aile ile ilgili bütün davaları kamuya kapatmak demek toplumdan bu davaları kaçırmak, kadınları ve çocukları yeni şiddetlere maruz bırakmak, yargı eliyle şiddet uygulamak demektir. Gizli duruşma bu nedenle çok tehlikelidir.
‘Tamamen algı operasyonu’
Bozdağ aile arabuluculuğu sistemi getirilmesini de savundu. Aile arabuluculuğu Türkiye’de yürürlükte olan Arabuluculuk Kanunu’na ve İstanbul Sözleşmesi’nin 48’inci maddesine aykırıdır. ‘Zorunlu değil gönüllü olacak’ söylemi de tamamen algı operasyonudur.
Nafakaya sınır
Aynı şekilde Bozdağ boşanan kadınlara bağlanan yoksulluk nafakasının süreyle sınırlandırılmasını, 6284 sayılı Şiddet Yasası’nın revize edilmesini istemişti. Adalet bakanı olarak açıkladığı bu görüşler ne yazık ki ‘boşanma komisyonu’ raporuyla Meclis’e sunulmuş ve iktidarın fiili bir yol haritasına çevrilmiştir. 2016’dan beri kadın hareketi olarak bu raporun hayata geçirilmesi için önümüze atılan yasa teklifleri ile mücadele ediyoruz. 2016’dan beri çocuk istismarcılarına af getirilmesine ilişkin teklif her fırsatta Meclis gündemine getirilmeye çalışılıyor. Kadınların ve toplumun tepkisi sayesinde geri çekiliyor.”
‘Cinsel istismar düzenlemesi kaygılarımızı artırıyor’
Meclis’e sunulması planlanan altıncı yargı paketinde hem çocuk istismarcılarına af getirilmesi hem yoksulluk nafakasının süreyle sınırlandırılması hem de boşanmalarda aile arabuluculuğu sisteminin getirilmesi gibi gündemlerin yer alacağının kulislerde konuşulduğunu hatırlatan Gülbahar, şunları kaydetti: “Sayın Bozdağ’ın çocuk istismarcılarına af getirilmesi, çocuklarla cinsel ilişki ve evlilik yaşının mevcut yasadaki 15 ve 17 yaş sınırlarının da altına çekilmesine ilişkin görüşleri kamuoyunun malumudur. Bakan, çocuğun rızasından ve ailenin onayından söz ederek iki koşulun varlığı halinde bu evliliklerin meşru olacağını söylemektedir. Dolayısıyla Bozdağ’ın yeniden adalet bakanı yapılması, istismarcıya af ve evlilik mekanizmaları yoluyla hem Medeni Kanun’daki evlilik yaşını hem Türk Ceza Kanunu’ndaki cinsel ilişki yaşını aşağıya indirmeye yönelik düzenlemelerin kolaylaştırıcısı olabileceği konusundaki kaygılarımızı artırmakta.”
“İstanbul Sözleşmesi’nden çıkış örneğinde olduğu gibi bir sabah çıkarılmış kadın ve çocuk haklarını budayan yeni yasalarla karşı karşıya olma ihtimalimiz çok yüksek” diyen Gülbahar sözlerini şöyle sonlandırdı: “O yüzden kadınlar olarak iktidar partisine muhalefet partisine bütün kademi dünyasına, medyaya, kamuoyunu sesleniyoruz. Yasalara dokunmayın Türkiye’deki problem yasaların değiştirilmesi değil uygulanmaması sorunudur.”