ALTAN SANCAR
Covid-19 pandemisinde vaka sayılarındaki artış devam ediyor. Sağlık çalışanları bir yandan pandemiyle mücadele ederken bir yandan da rutin sağlık işlemlerini sürdürmeye çalışıyor. Bu çalışmaların önemli bir destekçisi de tıbbi cihaz sektörü. Ancak sektör temsilcileri, hem bir yılı aşkın süredir alacaklarını tahsil edemiyor hem de ameliyatlara katılan çalışanlarının aşılanmaması nedeniyle Covid-19 riskiyle karşı karşıya kalıyor.
Tıbbi cihaz sektörü, 2019’da 600 milyon dolar olan ihracatını, 2020’de 5 milyar dolara çıkardı. 2020 yılı ihracatının büyük bölümünü maske, tulum ve önlük gibi koruyucu ürünler oluşturdu. Ancak sektörün tek faaliyet alanı koruyucu donanımlardan oluşmuyor. Sektör, hastanelere tıbbi cihaz ve tıbbi cihazları kullanacak personel de temin ediyor. Bu cihazlar gerek ameliyatlarda gerekse tetkik ve tarama işlemlerinde kullanılıyor.
Sektör temsilcilerinin aktardığına göre 2020 yılında sektörün kamu ve üniversite hastanelerinden 18 milyar lirayı aşan alacağı vardı. Taraflar bu alacaklar için masaya oturduğunda ise yüzde 25’lik feragat şartıyla karşı karşıya kaldı. Feragat şartını kabul eden temsilciler olduğu gibi etmeyenler de oldu.
‘Alamadığımız ödemenin vergisini ödüyoruz’
Ortopedi ve Omurga Cerrahisi Tıbbi Malzeme İmalatçıları, İthalatçıları ve İhracatçıları Yönetim Kurulu Başkanı Erkin Delikanlı, ödeme problemlerinin eski Hazine ve Maliye bakanı Berat Albayrak döneminde başladığını ve bugün de devam ettiğine dikkat çekti; anlaşmada istenen feragat yöntemini ise ‘dayatma’ olarak nitelendirdi.

Delikanlı, “Feragati kabul edenler için, alacaklar iki taksit halinde ödendi. Bunu karlı olduğumuz için değil, kredileri, maaşları, borçlarımızı ödemek ve icralardan korktuğumuz için kabul ettik” dedi.
Feragat uygulamasının ardından, iktidar tarafından verilen düzenli ödeme sözü de yerine getirilmiyor. Delikanlı’ya göre, alacakların tamamı bir yılı aşkın süredir tahsil edilemiyor.
Delikanlı, sektörde anlaşmalar gereği işler devam etse de yapılan satışlar için ‘açığa satış’ tabirini kullanırken eczanelerin işleyişini hatırlattı: “Eczane 60 gün sonra alacağını tahsil edeceğini bilir. Bizim şartnamelerimizde 90 ile 150 gün arasında süre verilse de buna uyulmuyor. Ödeme alamıyoruz, ama alamadığımız ödemenin vergisini ödüyoruz.”
İşverenlerin çalışan maaşlarını kredilerle ödediğini söyleyen Delikanlı yeni kredi başvurularında ise kamu bankalarının bile devletten alacaklarını teminat kabul etmemeleri nedeniyle kredi vermemesine sitem etti: “Bize teşvik vermeyin, alacaklarımızı verin yeter. Yurt dışındaki ortaklarımız karşısında itibarımız sarsıldı. Şirketlerin çoğu, bilançolarında batık durumda. Bunun etkisini de önümüzdeki dönemde ciddi şekilde göreceğiz.”
‘En az 8 çalışan hayatını kaybetti’
Sektörün problemleri maddiyatla bitmiyor. Sektörde çalışan ve aktif olarak hastanelerde mesai yapan çalışanlar da ‘temas riski bulunmadığı’ gerekçesiyle aşılanmıyor. Öyle ki bugüne kadar hastanelerde çalışırken Covid-19’a yakalanan en az sekiz sektör çalışanı hayatını kaybetti.
Delikanlı’ya göre sağlık sisteminde en az 8 bin tıbbi cihaz sektörü çalışanı bulunuyor. Bu çalışanlar, ameliyatlara katılıyor, hastanelerde mesai yapıyor. Hatta pandemi sürecinde kullanılan solunum cihazlarının filtreleri bile bu sektör çalışanları tarafından değiştiriyor.
‘Pandemiden futbolcu mu kurtaracak?’
Delikanlı, futbolcuların kendilerinden daha önce aşılanmasını ise sakatlanan Beşiktaş futbolcusu Cenk Tosun’u hatırlatarak eleştirdi: “Personelimiz Sağlık Bakanlığı tarafından, sağlık profesyoneli gibi belgelendirilmiş durumda. Öncelik ise futbolculara veriliyor. Sakatlanan futbolcunun dizi çıktı. Bizim personelimiz o ameliyatın malzemesini teslim edecek ki o ameliyat yapılabilsin. Peki, hangimizin öncelikli olması gerekiyor? Bizi pandemiden futbolcular mı kurtaracak? Bizlere ‘temas riski yok’ deniliyor, ancak bizler Covid-19 hastalarının ameliyatlarına giriyoruz. Hekim ve hemşire bu riski göze almış ise biz de alacağız. Ancak personelimizin de durumu görülmeli ve aşılama gerçekleştirilmeli.”
‘Çocuğuma sarılmaya korkuyorum’
Delikanlı’nın sözlerini sektör çalışanları doğruladı.
İsmini vermek istemeyen ve Ankara’da bulunan çalışan, aktif olarak ameliyatlara giriyor. Beyin ve ortopedi ameliyatlarına katıldığını söyleyen sağlıkçı, geçen ay beş ayrı Covid-19 vakasının ameliyatına katılmış.
Ankara’da çalışan sağlıkçı, durumlarını şöyle anlattı: “Hastanelerde soyunma odalarımız var. Sağlık çalışanları gibi her sabah hastaneye gidiyoruz. Sigortamızın yattığı iş kolu bile medikal eczacılık. Bakanlık, bizleri sağlıkçı olarak tanıyor ve buna dair kartlar veriyor. Bir gün dahi uyuyakalsak, ameliyata gitmesek ameliyatlarda işler aksar. Beyin cerrahisi ve ortopedi ameliyatlarının yüzde 80’i cihazlarımızla gerçekleşiyor. Virüse yakalanmamız halinde acil ameliyatların aksamama şansı yok. Covid-19 hastalarının ameliyatlarına giriyoruz ama bizim risk grubunda olmadığımızı söylüyorlar”
İstanbul’dan bir sektör çalışanı ise şunları aktardı: “Hastaneye gidiyoruz. Covid-19 hastalarının solunum cihazlarının hava filtrelerini değiştiriyoruz, yoğun bakımlara girip çıkıyoruz. Bakanlık ise bizleri risk grubunda görmüyor. Akşam ise evimize gidip ailemizle bir araya geliyoruz. Yalnızca biz değil, ailemiz de risk altında. Sağlık sisteminin önemli bir ayağını oluşturmamıza rağmen görmezden geliniyoruz ve ben çocuğuma sarılmaya korkuyorum.”
Sektör temsilcisi ve çalışanlarının açıklamalarına dair görüşlerini almak için aradığımız Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu yetkilileri ise sorularımızı yanıtsız bırakmayı tercih etti.