Avrupa Parlamentosu’nun (AP), Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne (AB) üyelik sürecinin ‘demokratikleşme’ olmadan başlatılmayacağına yönelik raporu Ankara’nın tepkisini çekti.
AP’nin bu yılki Türkiye raporu yapılan oylamada kabul edilmişti. Raporda AB’ye üyelik sürecinin ‘radikal bir role değişikliği’ olmaması durumunda yeniden başlatılmayacağı belirtilmişti. Türkiye’nin Rus sermaye ve yatırımları için bir sığınak haline geldiği belirtilen raporda, aralarında oligarkların da olduğu çok sayıda Rus vatandaşının ülkenin belli başlı kentleri ve sahil bölgelerine yerleşmeye başladığına işaret edildi.
Bu yılki raporda demokratikleşme, insan hakları ve hukuk devleti konularında Türkiye’ye adres olarak bir kez daha üyesi olduğu Avrupa Konseyi gösterilmiş; HDP’nin eski eş genel başkanı Selhattin Demirtaş ile iş insanı ve aktivist Osman Kavala’nın tutukluluk hallerine vurgu yapıldı.
Dışişleri: Rapor dezenformasyona dayalı
Rapor Ankara’nın tepkisini çekti. Dışileri Bakanlığı’nın açıklamasında, raporun ‘Türkiye karşıtı çevrelerin dezenformasyonuna dayandığı’ savunuldu. Açıklamada şunlar yazıldı:
“Türkiye karşıtı çevrelerin dezenformasyonuna dayalı haksız itham ve önyargılarla dolu bu rapor, AP’nin gerek ülkemizle ilişkiler gerek AB’nin geleceğine ilişkin her zamanki sığ ve vizyonsuz yaklaşımının bir yansımasıdır. Türkiye-AB ilişkilerinin yeniden canlandırılması için bir fırsat penceresinin açıldığı, kıtamızın istikrarı ve güvenliği açısından böylesi kritik bir dönemde, AP’nin ilişkilerimizin belkemiği olan katılım müzakereleri yerine farklı arayışları gündeme getirmesini akıl dışı buluyoruz. Ayrıca AP’nin rapora dahil ettiği Ege, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs konularında belirli çevrelerin tek taraflı görüşlerini yansıtan, tarihi ve hukuki gerçekliklerden kopuk iddialarının, bizim için hiçbir hükmü bulunmamaktadır.”
Tunç: Güncel reformlarımız görülmedi
‘Hukuk sisteminin düzgün işlemediği’ vurgulanan rapora bir tepki de adalet bakanından geldi. Bakan Yılmaz Tunç, raporun ‘güncel reformları görmezden geldiğini’ savundu.
Tunç, şunları dedi:
“Söz konusu rapor, Türkiye’deki güncel reform çalışmalarını ve insan hakları ile hukukun üstünlüğü alanlarındaki gelişmeleri görmezden gelen, objektif olmaktan uzak, verilere dayanmayan haksız, temelsiz ve hezeyanlarla dolu bir rapordur. Bu raporun Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki olumlu gündeme herhangi bir katkı sağlamadığı açıktır.”