Şule Çet Ankara’da bir plazanın 20. katından atılarak (düşerek) öldürüldü (öldü). Ailesi bir cinayete kurban gittiği konusunda emin ve bu yönde mücadele veriyor. Otopsi raporunda Çet’in cinsel saldırıya maruz kaldığı belgeleniyor ve genç kadının bedeninde boğuşma izlerine rastlanıyor.
Çet cinayeti de içerisinde olmak üzere, bir kadının öldürülmesi topyekûn bir saldırı mekanizmasının birdenbire, hızla, kurulmasını beraberinde getiriyor. Kadının “neden öldürüldüğü” gibi absürd bir soru her cinayetin yanıbaşında hazır bekliyor. Hayatın pornografikleştirilmesi ve bu pornografide kadının yalnızca bir nesne haline getirilmesi bu. “Neden oradaydı”, “O saatte orada ne işi vardı” sorularıyla, evli ya da bekar olup olmadığı, varsa uyruğu, anne olup olmadığı gibi birçok mesele ortalığa olduğu gibi seriliyor.