Kürt Haraketinin de tekrar çözüm sürecine dönülmesini kuvvetle arzu ettiği ortada. Remzi Kartal, Zübeyr Aydar, Selahattin Demirtaş, çözüm süreci ve siyaset sözcüklerini sürekli öne çıkarıyorlar. Cemil Bayık’ın, Kandil’in halk savaşı talimatlarına, daha önce yaptığı süreç bitmiştir açıklamalarına rağmen, çözüm kelimesinin içini doldurmaya çalışan bir makalesi iki gün önce yayınlandı.
Savaş kimsenin hayrına değil, örgüt bile bunun iyice farkına varmış durumda…
Ancak şu da bir gerçek: Kürt sorunu tam çözülmediği sürece, şiddet hep devrede kalan bir enstrüman olacaktır. Devlet örgütle mücadele edecek, şiddet üzerinden örgüte hiza vermeye çalışacaktır. Örgüt ise şiddeti kendi varoluşunun garantisi görecek, talepleri için silahı bir araç kullanmaya devam edecektir.
Nitekim kanım, çözüm sürecinin yaşadığı kopuşu getiren önemli faktörlerden birisinin ‘silah üzerinden siyasi alan belirleme hamleleri’ olduğudur.
Devlet, PKK’yı geriye itmek, belli çizgiye çekmek, çözüm süreci politikalarını yeniden tanımlamak için PKK’nın başlattığı saldırıları bir vesile bilmiş ve örgütün üzerine çökmüştür. Bu, devlet açısından, muhtemelen, bir paradigma değişikliği değil, bir güç gösterisi ve ayar politikasıdır.