Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, bütçe açığının bu yıl geçiçi olarak artacağını kaydederek, “Ancak borç stokumuzun milli gelire oranı sadece yüzde 32 ve bu oranda her türlü kriterde dünya ortalamalarından çok daha iyi durumdayız” dedi.

Sabah’tan Okan Müderrisoğlu’na konuşan Albayrak “Salgın ile ilgili kaygıların azalacağı, normalleşmenin başlayacağı ileriki günlerde, ABD ve Avrupa kaynaklı getiri arayışı içerisinde olan yatırımcıların ülkemize ve diğer gelişmekte olan ülkelere yüklü miktarda sermaye taşıyacağını düşünüyoruz” dedi.
‘Toparlanma 2021’de’
Albayrak’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“*Bizim değerlendirmelerimize göre küresel ekonomide toparlanma 2021 yılının başlarında ancak başlayabilecek.
*Bundan sonra yatırımcılara, sağlık, ulaşım, üretim, teknoloji gibi alanlardaki kapasitemizi ya da altyapımızı anlatmayacağız. Çünkü tüm dünya Türkiye fotoğrafını net bir şekilde görmüş oldu.
*Kredi Garanti Fonu paketli işe devam paketi kapsamında 144 bin 446 firmamıza yaklaşık 121.1 milyar lira finansman sağlandı.
*Eksiklerimiz olabilir, ancak devamlı olarak sahadan talepleri topluyor, gereken ilave tedbirleri alıyoruz.
*Katma değerli, ihracat ve istihdama dayalı üretim olarak tanımladığımız değişim sürecini tam anlamıyla hayata geçirecek potansiyelimiz olduğunu görüyoruz. Öncelikli hedefimiz bu olacak.
‘Açık artacak’
*Bu yıl geçici bir şekilde bütçe açığımız artacak. Ancak borç stokumuzun milli gelire oranı sadece yüzde 32 ve bu oranda her türlü kriterde dünya ortalamalarından çok daha iyi durumdayız.
*Bono faizlerindeki düşüş finansman yükümüzü de azaltıyor.
*Nisan sonu itibarıyla ihracatımızda yıllık bazda yüzde 40 kadar bir düşüş olduğunu gösteriyor.
*Turizm tarafında muhtemelen yılın üçüncü çeyreğinden önce kayda değer bir iyileşme görmek mümkün olmayacak.
‘Kayıp yıl olmaması için’
*Turizmde 2020 yılının kayıp yıl olmaması için bir eylem planı hazırlıyoruz, detaylar netleştiğinde onu da kamuoyu ile paylaşırız.
*…Bankalar maalesef ihtiyatlı davranıyoruz iddiasıyla yaklaşık iki yıldır reel sektöre ihtiyacı olan finansmanı sağlamaktan imtina ediyor.
*Bu noktada yeni aktif rasyosu düzenlemeleri bu soruna kesin bir çözüm buluyor olacaktır. Bankalardan beklentimiz reel sektöre ve hane halklarına kredi kanallarını açık tutmaya devam etmeleridir. Bu bağlamda ilgili bütün aktörlerle uyum içerisinde adımlar atmaya devam edeceğiz.
*Cari açığımız içinde önemli payı olan, açık verdiğimiz ülkelerle yerel paralarla ticaret ve ithalat düzenlemeleri konusunda önümüzdeki bir-iki ay içinde kararlı adımlar atacağız.
*Dış ticaretimizde önemli paya sahip olan ve açık verdiğimiz ülkelerin yanı sıra serbest ticaret anlaşmamız (STA) olan tüm ülkelerle yerel parayla ticareti gerçekleştirmek için swap anlaşmaları için görüşüyoruz.
‘Rezervler yeterli’
*Merkez Bankası rezervleri, ülkemizin kısa vadeli döviz likiditesi ihtiyacını karşılamak için yeterli. Bu konuda yapılan siyasi kaynaklı tezviratın amacı ülkede bir panik havası oluşturmak, yurt içi yerleşiklerin döviz talebini körüklemek, yabancı sermayeyi korkutup kaçırmak.
*Piyasalarda çok kısa sürede, çok yüksek miktarlarda döviz talebi oluştu. Bu tip dönemlerde, tüm merkez bankaları gibi bizim merkez bankamız da piyasadaki oynaklıkları azaltmak, döviz kurlarında gerçekleşebilecek sert hareketlerin piyasalarda ve ekonomik aktivitede oluşturabileceği yan etkilerini sınırlamak için piyasaya döviz likiditesi sağlamış olabilir.
*Dış finansman konusunda oluşturulmak istenen hava Ağustos 2018’de başlayan saldırıların uzantısı.
*Ülkemiz cari işlemler dengesini sağlamıştır ve bu kanaldan ciddi bir finansman ihtiyacı bulunmamakta. Hem bankalarımızın hem de finansal olmayan firmalarımızın kısa vadeli döviz açık pozisyonu bulunmamakta.
*Devletimizin dış borç geri ödeme takvimi son derece rahat durumdadır.
*MB’nin toplam rezervleri 86 milyar dolar seviyesinde ve mevcut resimde vadesi gelecek yurt dışı finansal borçları karşılamak için fazlasıyla yeterli.
‘Pozitif büyüme’
*Son çeyrekte ekonomik büyümenin de normal seyrine döneceği ve yılı pozitif bir büyüme performansıyla tamamlayacağımızı düşünüyoruz.
*Biz ülkemizin potansiyeline inanan ve ülkemize uzun vadeli yatırım yapacak yabancı yatırımcı istiyoruz.
*Salgın ile ilgili kaygıların azalacağı, normalleşmenin başlayacağı ileriki günlerde, ABD ve Avrupa kaynaklı getiri arayışı içerisinde olan yatırımcıların ülkemize ve diğer gelişmekte olan ülkelere yüklü miktarda sermaye taşıyacağını düşünüyoruz
*Biz ülkemize inanıp uzun vadeli yatırım yapan portföy yatırımcıları ile devamlı temas halindeyiz. Bu hafta da kendileri ile telekonferans yoluyla bir araya geleceğiz, düşüncelerimizi aktarıp merak ettikleri konularda sorularını yanıtlayacağız
*Kamu maliyesi yönetimimiz manevra açısından bugün birçok ülkenin karşı karşıya kaldığı çaresizlikler içinde olmayıp tam tersi olabildiğince geniş bir alana sahiptir.”