Türkiye genç nüfusa sahip bir ülke olarak bilinir ya da bilinirdi. Hani çocukluğumuzda ilkokulda öğrendiğimiz “Türkiye tarımda dünyada kendi kendine yetebilen yedi ülkeden biri” gibi… O gerçek çoktan geride kaldı. Şimdi de genç nüfus olduğumuz gerçeği geride kalmak üzere.
Doğurganlık hızının düşmemesi gerekirdi ki genç nüfus olarak kalabilelim. Ama olmuyor, doğurganlık hızı giderek düşüyor. Belli bir yıl içinde 15-44 yaş grubundaki her bin kadına düşen canlı doğan bebek sayısını gösteren doğurganlık oranı 2022 yılında 1.61’e gerilemişti. Bu sayı 2023’te muhtemelen 1.5’e doğru gerileyecek, belki bu düzeyin de altına inecek.
Peki Türk halkı niye üç çocuk çağrılarına kulak vermiyor acaba?
Halk bebek sevmekten mi vazgeçti, yoksa bebeğine, çocuğuna iyi bir gelecek veremeyeceğinin kaygısını mı yaşamaya başladı?
Bu ekonomik koşullar var ya bu ekonomik koşullar; bu geçim zorluğu, Türkiye ortalamasına göre iyi sayılabilecek bir gelire sahip olanların bile çocuğuna kaliteli eğitim aldıramayacağını görmesi…
Kendisi iyi bir okul bitirdiği halde aylarca, belki yıllarca iş aramak durumunda kalan insanlar zar zor iş bulup kıt kanaat geçinir hale geldiklerinde çok çocuk sahibi olmaktan kaçınıyorlarsa haksızlar mı?
İşte sıfır-bir yaş arası bebek sayısının eldeki verilere göre (2007’den bu yana) ilk kez bir milyonun altına düşmesinin sebebi budur.