Her ne kadar kendimizi mutlu, huzurlu ve güvende hissediyorsak da aslında kafamız biraz karışık… Örneğin bir yandan “Hayat pahalılığı çok artıyor, yoksulluk çok artıyor” diyoruz; sonra da işsizliğin azaldığından dem vuruyoruz.
Bu kadar mı; daha altı yıl önce, 2017 yılında ülkenin en büyük sorunu olarak yüzde 39.7 ile terörü işaret ediyoruz; 2023’e gelindiğinde terör sorununun oranı yüzde 5.1’e düşüyor. 39.7 ile 2017’deki oran mı abartılıydı, 5.1 ile geçen yılki oran mı sorunu küçümseme, hangisi?
“Mutluluğumuz daim olsun” denilecek bir iyileşme yaşıyoruz. Her ne kadar çok mutlu olanlarımız azalıyorsa da mutlu olanlarda kayda değer bir artış var.
Ancak son yıllara bakıyoruz; son yıllardaki hayat şartlarına, yine aynı ankete yanıt veren vatandaşların ekonomik yakınmalarına, sonra da doğrusu nasıl mutlu olunduğunu anlayamıyoruz.
2019’da yüzde 45.7’lik bir kesim mutlu olduğunu söylemiş, 2020’ye gelinmiş, mutlu olduğunu belirtenlerin oranı birden yüzde 39.4’e düşmüş. Bu düşüşün bir kısmı çok mutlu kesime kaymış. Çok mutlu olduğunu dile getirenlerin oranı yüzde 6.6’dan yüzde 8.8’e yükselmiş. Ne kadar güzel!
2021’de mutlu olanlar birden artmış ve yüzde 39.4’ten yüzde 44.1’e çıkmış. Faiz indi, döviz tırmandı diye mi acaba; döviz sahipleri mi çok mutluluk yaşamış 2021’de?
2022 olmuş; enflasyon zirvelerde dolaşıyor, hayat pahalılığı daha da artmış, mutluluk yatay. Ve 2023, mutluluğumuz daha da bir yükselmiş, mutlu olanların oranı yüzde 48.3’ü bulmuş. Ekleyin yüzde 4.4’lik çok mutlu kesimi de, mutlu olduğunu belirtenler yüzde 52.7’ye ulaşmış.